Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Valilik Akçakoca Toplantı Salonu’nda yaptığı konuşmada tartışma yaratan tabirler kullanmıştı. Laikliğin yanlış anlaşıldığını öne süren Vali Yavuz, “Devletin ideolojisinin İslam olduğunu” söylemişti. Vali Yavuz’un bu açıklamarının yankıları sürerken Akit TV ekranlarında program yapan Yusuf Kaplan da skandal kelamlara imza attı.
Programda ”Laiklerin başı basmıyor. Beyinsiz adamlar. Beyin özürlü, beyin özrü olmasa laik olmaz esasen Beyin sorunu var ortada!” üzere kelamlar sarfeden Yusuf Kaplan’a büyük reaksiyon yağdı.
CHP Küme Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısıyla gündemi kıymetlendirdi.
“3 bin 500 tl adaletli bir maaş değil”
Memurlara yapılan artırımı pahalandıran Altay, “Dün gece benim ve arkadaşlarımın da basıncıyla en düşük emekli maaşı teklifte 3000 iken, 3500 oldu. Eşitlik sağlandı mı? Şöyle sağlandı: Yani memur emeklisi enflasyon oranı kadar artırım alacak. En düşük emekli maaşı da bu 1000 liralık artışla enflasyon kadar artırım alacak. Tamam, bu noktada bir eşitlik var lakin adalet sağlanmadı. Adalet sağlanmadı…” dedi.
“6 bin 770 liranın altında çıkacak her artış zulümdür, adaletsizliktir”
Altay, taban fiyata yapılması planlanan orta artırımla hakkında ise şu tabirleri kullandı:
“Ve minimum ücret… Yüzde 20-30 bandında bir artırım olacak diye duyuyoruz. Çok net ve samimi olarak söylüyorum: 6391 liranın altındaki bir artırım zulümdür, eziyettir. Bizim teklifimiz daha evvel 4253 lira yapılırken ne yapıldı?
4 bin 250 olduğunda tablo şu idi: Açlık sonunun yüzde 6 üstünde bir paraydı. Artık ne diyoruz? Taban fiyat için davetimiz, açlık sonu artı yüzde 6. Bugün, bu masadan 6770 liranın altında çıkacak her artış zulümdür, adaletsizliktir, hak gasbıdır, emek gasbıdır, emek hırsızlığıdır, alın teri hırsızlığıdır.”
“Sansür yasasının ertelenmesi doğru”
“Dezenformasyon yasa teklifi” olarak bilinen ve “Basın Kanunu ile kimi kanunlarda değişiklik öngören kanun” teklifinin ertelenmesini olumlu olarak pahalandıran Altay, “Sansür kanunu diye nitelediğimiz teklif, muhalefetin ısrarlı defansı sonucu ertelendi. Cumhur İttifakı, şimdilik en azından bir geri adım atmak durumunda kaldı. Hakikat bir iş yapıldı natürel. Ne kadar haklı olduğumuza da dün ve bugün yeni yeni ispatlar aslında çıktı. İktidarın özgür basına tahammülü yok. İktidarın muhalefete tahammülü yok. İktidarın aykırılığı bırakın, tenkide tahammülü kalmamış. Bu yasa şimdilik 4 aylığına da olsa geri çekilmek suretiyle değerli bir kazanım elde edildi, gerçek da bir iş yapıldı” diye konuştu.
“Bunlara boyun eğmeyeceğiz”
Halk TV ve KRT’ye verilen cezalara değinen Altay, “Basın sansür kanununa karşı çıktığımızın ne kadar hakikat olduğunun işaretleri yalnızca bu değil. Halk TV ve KRT yüzde 3 para cezası, reklam gelirlerinin yüzde 3’ü kadar para cezasına çarptırıldılar. Niçin? İçinde Süleyman Soylu geçen bir haber orada neşredildi diye… Nasıl olacak, ne yapacağız? Hücuma uğrayan bayanlarla ilgili yorumlar nedeniyle TELE-1’e de ceza… Nereye gidiyoruz arkadaşlar, nereye gidiyoruz? İşte bu sansür kanuna yüksek defansımız için ne kadar haklı olduğunun bir yeni şimdiki sıcak münasebeti de bu. Bu baş, bu başın elinde bu türlü bir yasa bu basın toplantı salonunu bile bize kapattırır. Bunlara boyun eğmeyeceğiz” sözlerini kullandı.
“Umarım Yargıtay’ın yaptığı ayıbı, Sayıştay işlemez”
TBMM Genel Konseyinin dünkü birleşiminde Sayıştaya seçilen üyelerden birinin İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın İnce olduğunu hatırlatan Altay, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Daha evvel işlenmiş, toplumun vicdanını kanatmış bir günahın birinci adımı TBMM’de yine atılıyor. İrfan Fidan, Yargıtay’da bir kararda imzası olmadan Anayasa Mahkemesi üyesi oldu. Hiç kurusa bakmasınlar bu da Yargıtay üyelerinin ayıbıdır. Bu hukuku dolanmak bile değil, bir kepazelik. Yargıtay’daki öykü, Sayıştay’a yansıyor.
Anayasa Mahkemesi üyesi Hicabi Dursun’un misyon müddeti 11 Ekim’de doluyor. Kahin olmaya, fal açmaya gerek yok, ‘suç işleri bakan yardımcısı’ Saygıdeğer İnce Sayıştay’a seçildi, 11 Ekim’de de göreceğiz daima birlikte, Anayasa Mahkemesine muhtemelen en yüksek oyu alarak önerilecek. Umarım ve dilerim ki Yargıtayın yaptığı ayıbı, Sayıştay işlemez.”
“Erdoğan’ın ‘aldatıldım’ dizisi final yapabilir”
Madrid’deki NATO Tepesi öncesi Türkiye ile İsveç ve Finlandiya ortasında imzalanan üçlü muhtıraya da değinen Altay, kelamlarına şöyle devam etti:
“NATO doruğunda dün imzalar atıldı. Finlandiya ve İsveç yetkilileri de: ‘Türkiye’ye hiç bir taviz vermedik, biz koruyacağımızı koruruz. Milletlerarası mevzuata nazaran hareket etmeye devam edeceğiz’ dedi. Başlar karıştı. Bak artık Erdoğan; iş yazılı mutabakatsa üçlü dörtlü, bizim Türkiye ile NATO ortasında tonlarca sayfalık yazılı evrak var. NATO ile tonlarca evrak var ancak F35’ler ortada yok. NATO’yla mutabakatımız var lakin ABD’nin teröre dayanağı, terör örgütlerine takviyesi açık açık devam ediyor.
NATO ile mutabakatımız var ancak ABD yaptırımları ortada. NATO ile mutabakatımız var lakin adaların silahlanması ortada. Nasıl olacak artık? Yazılı mutabakat her şey değil. Bir kapalı oturumda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bilgi verilmesi ve sorunun Meclis’te ele alınması koşuldur.
Ben şu kadar söylemek isterim ki, umarım, inşallah ve dilerim Erdoğan çıkıp da ‘Finlandiya ve İsveç başbakanları beni aldattı’ demez. Bundan korkuyorum. Zira Erdoğan’ın ‘aldatıldım, aldatıldık’ kıssaları için bir klasöre muhtaçlığımız var.
Yani aldatıldık dizisinin bu Finlandiya-İsveç sorunu dönem finali olabilir. Zira bir daha aldatılamayacak Erdoğan. Ben buradan söylüyorum. Zira millet aldatılma zaafından kurtulamayan birini o koltukta daha fazla oturtmaz.”
Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Valilik Akçakoca Toplantı Salonu’nda yaptığı konuşmada tartışma yaratan tabirler kullanmıştı. Laikliğin yanlış anlaşıldığını öne süren Vali Yavuz, “Devletin ideolojisinin İslam olduğunu” söylemişti. Vali Yavuz’un bu açıklamarının yankıları sürerken Akit TV ekranlarında program yapan Yusuf Kaplan da skandal kelamlara imza attı.
Programda ”Laiklerin başı basmıyor. Beyinsiz adamlar. Beyin özürlü, beyin özrü olmasa laik olmaz esasen Beyin sorunu var ortada!” üzere kelamlar sarfeden Yusuf Kaplan’a büyük reaksiyon yağdı.
CHP Küme Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısıyla gündemi kıymetlendirdi.
“3 bin 500 tl adaletli bir maaş değil”
Memurlara yapılan artırımı pahalandıran Altay, “Dün gece benim ve arkadaşlarımın da basıncıyla en düşük emekli maaşı teklifte 3000 iken, 3500 oldu. Eşitlik sağlandı mı? Şöyle sağlandı: Yani memur emeklisi enflasyon oranı kadar artırım alacak. En düşük emekli maaşı da bu 1000 liralık artışla enflasyon kadar artırım alacak. Tamam, bu noktada bir eşitlik var lakin adalet sağlanmadı. Adalet sağlanmadı…” dedi.
“6 bin 770 liranın altında çıkacak her artış zulümdür, adaletsizliktir”
Altay, taban fiyata yapılması planlanan orta artırımla hakkında ise şu tabirleri kullandı:
“Ve minimum ücret… Yüzde 20-30 bandında bir artırım olacak diye duyuyoruz. Çok net ve samimi olarak söylüyorum: 6391 liranın altındaki bir artırım zulümdür, eziyettir. Bizim teklifimiz daha evvel 4253 lira yapılırken ne yapıldı?
4 bin 250 olduğunda tablo şu idi: Açlık sonunun yüzde 6 üstünde bir paraydı. Artık ne diyoruz? Taban fiyat için davetimiz, açlık sonu artı yüzde 6. Bugün, bu masadan 6770 liranın altında çıkacak her artış zulümdür, adaletsizliktir, hak gasbıdır, emek gasbıdır, emek hırsızlığıdır, alın teri hırsızlığıdır.”
“Sansür yasasının ertelenmesi doğru”
“Dezenformasyon yasa teklifi” olarak bilinen ve “Basın Kanunu ile kimi kanunlarda değişiklik öngören kanun” teklifinin ertelenmesini olumlu olarak pahalandıran Altay, “Sansür kanunu diye nitelediğimiz teklif, muhalefetin ısrarlı defansı sonucu ertelendi. Cumhur İttifakı, şimdilik en azından bir geri adım atmak durumunda kaldı. Hakikat bir iş yapıldı natürel. Ne kadar haklı olduğumuza da dün ve bugün yeni yeni ispatlar aslında çıktı. İktidarın özgür basına tahammülü yok. İktidarın muhalefete tahammülü yok. İktidarın aykırılığı bırakın, tenkide tahammülü kalmamış. Bu yasa şimdilik 4 aylığına da olsa geri çekilmek suretiyle değerli bir kazanım elde edildi, gerçek da bir iş yapıldı” diye konuştu.
“Bunlara boyun eğmeyeceğiz”
Halk TV ve KRT’ye verilen cezalara değinen Altay, “Basın sansür kanununa karşı çıktığımızın ne kadar hakikat olduğunun işaretleri yalnızca bu değil. Halk TV ve KRT yüzde 3 para cezası, reklam gelirlerinin yüzde 3’ü kadar para cezasına çarptırıldılar. Niçin? İçinde Süleyman Soylu geçen bir haber orada neşredildi diye… Nasıl olacak, ne yapacağız? Hücuma uğrayan bayanlarla ilgili yorumlar nedeniyle TELE-1’e de ceza… Nereye gidiyoruz arkadaşlar, nereye gidiyoruz? İşte bu sansür kanuna yüksek defansımız için ne kadar haklı olduğunun bir yeni şimdiki sıcak münasebeti de bu. Bu baş, bu başın elinde bu türlü bir yasa bu basın toplantı salonunu bile bize kapattırır. Bunlara boyun eğmeyeceğiz” sözlerini kullandı.
“Umarım Yargıtay’ın yaptığı ayıbı, Sayıştay işlemez”
TBMM Genel Konseyinin dünkü birleşiminde Sayıştaya seçilen üyelerden birinin İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın İnce olduğunu hatırlatan Altay, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Daha evvel işlenmiş, toplumun vicdanını kanatmış bir günahın birinci adımı TBMM’de yine atılıyor. İrfan Fidan, Yargıtay’da bir kararda imzası olmadan Anayasa Mahkemesi üyesi oldu. Hiç kurusa bakmasınlar bu da Yargıtay üyelerinin ayıbıdır. Bu hukuku dolanmak bile değil, bir kepazelik. Yargıtay’daki öykü, Sayıştay’a yansıyor.
Anayasa Mahkemesi üyesi Hicabi Dursun’un misyon müddeti 11 Ekim’de doluyor. Kahin olmaya, fal açmaya gerek yok, ‘suç işleri bakan yardımcısı’ Saygıdeğer İnce Sayıştay’a seçildi, 11 Ekim’de de göreceğiz daima birlikte, Anayasa Mahkemesine muhtemelen en yüksek oyu alarak önerilecek. Umarım ve dilerim ki Yargıtayın yaptığı ayıbı, Sayıştay işlemez.”
“Erdoğan’ın ‘aldatıldım’ dizisi final yapabilir”
Madrid’deki NATO Tepesi öncesi Türkiye ile İsveç ve Finlandiya ortasında imzalanan üçlü muhtıraya da değinen Altay, kelamlarına şöyle devam etti:
“NATO doruğunda dün imzalar atıldı. Finlandiya ve İsveç yetkilileri de: ‘Türkiye’ye hiç bir taviz vermedik, biz koruyacağımızı koruruz. Milletlerarası mevzuata nazaran hareket etmeye devam edeceğiz’ dedi. Başlar karıştı. Bak artık Erdoğan; iş yazılı mutabakatsa üçlü dörtlü, bizim Türkiye ile NATO ortasında tonlarca sayfalık yazılı evrak var. NATO ile tonlarca evrak var ancak F35’ler ortada yok. NATO’yla mutabakatımız var lakin ABD’nin teröre dayanağı, terör örgütlerine takviyesi açık açık devam ediyor.
NATO ile mutabakatımız var ancak ABD yaptırımları ortada. NATO ile mutabakatımız var lakin adaların silahlanması ortada. Nasıl olacak artık? Yazılı mutabakat her şey değil. Bir kapalı oturumda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bilgi verilmesi ve sorunun Meclis’te ele alınması koşuldur.
Ben şu kadar söylemek isterim ki, umarım, inşallah ve dilerim Erdoğan çıkıp da ‘Finlandiya ve İsveç başbakanları beni aldattı’ demez. Bundan korkuyorum. Zira Erdoğan’ın ‘aldatıldım, aldatıldık’ kıssaları için bir klasöre muhtaçlığımız var.
Yani aldatıldık dizisinin bu Finlandiya-İsveç sorunu dönem finali olabilir. Zira bir daha aldatılamayacak Erdoğan. Ben buradan söylüyorum. Zira millet aldatılma zaafından kurtulamayan birini o koltukta daha fazla oturtmaz.”
