Erdoğan’ın Seyahat protestolarına katılanlara çürük ve sürtük demesi kabul edilebilir bir durum değil. Sineye çekilebilecek bir kelam hiç değil.
Geçiştirilemez…
Bayburt hariç 80 vilayette hareket yapıldı. Resmi sayıya nazaran 3 milyon 500 bin kişi katıldı. Gayri resmi sayıya nazaran katılanlar 7/8 milyonu buldu.
Yarısı erkek olsa… Haydi üçte ikisi diyelim. Yaklaşık 5 milyonu çürük, 3 milyonu sürtük müydü?
Sürtük ne demek?
Bayağı bayan demek, orospu demek!..
Erdoğan ‘in bu tabiri ağır hakaret… Arbedede söylenmez diye bir değim vardır ya o kategoriden…
(Erdoğan diyorum zira hangi şapkasıyla konuştuğunu ayırt etmekte artık zorlanıyorum. Devlet Lideri olarak mı? Başkomutan olarak mı? Hükümetin yegâne temsilcisi olarak mı? AKP Genel Lideri olarak mı? Hangi şapkasıyla ne vakit konuşuyor? Anlamakta zorlanıyorum. Zati bu saatten sonra ayırt etmeye çalışmanın da manası yok)
Seyahat protestolarına yalnızca Erdoğan’ın hoşlanmadığı başı açık seküler bayanlar katılmadı. Onlarca kere Taksim’e gittim, şahit oldum.
Başörtülüler de ordaydı, türbanlılar da. Muhafazakâr kesim de 2013 yılının haziran ayında Taksim’e çıktı.
Protesto şovlarının şenliğe dönüştüğü tarihlerde onları gördüm.
Kimi meraktan gelmişti…
Kimi yürekten…
Lakin oradaydılar. Onlar da sürtük mü oldular?
Bir ülkenin devlet lideri, ömür biçimlerini beğenmese de fikirlerine karşı olsa da o ülkede yaşayan vatandaşların bir kısmına sürtük ve çürük diyemez.
Derse… Çıkıp bir daha 82 milyonun Cumhurbaşkanıyım kelamını sarf edemez… Zira artık 82 milyonun cumhurbaşkanı değildir.
Pekala derse?!…
Sürtükler karşı çıkar…
Çürükler reaksiyon gösterir…
Düşünebiliyor musunuz? Kızınız o harekete gönülden yahut dayanak için yahut merakından katıldı.
Eşiniz de gitti…
Kız kardeşiniz de…
Erdoğan’a nazaran hepsi sürtük…
Erdoğan bu kelamı sarf ettiği için pişman mıdır bilmiyorum lakin seçmenin birinci seçimde pişman edeceğini görüyorum, duyuyorum.
Erdoğan da koltuğunun gittiğini görüyor. Öfke patlaması yaşıyor. Kime saldıracağını, kimin üzerinden hengame çıkaracağını kestirmeden saldırıyor, suçluyor, hakaret ediyor.
Hem de en ağır dille…
Kasımpaşa’da biri birisinin bacısına, kızına, karısına sürtük dese neler olur neler!..
Evvel o mahallenin delikanlıları çıkar ‘hop bi dakika ağzından çıkanı kulağın duysun’ der sustururlar. Bu türlü konuşamazsın diye üzerine masraflar. Sıkıntı yaparlar.
Yalnızca Kasımpaşa’da değil (oralıyım diye bizim mahalleden örnek verdim) Türkiye’nin bütün vilayetlerinde, ilçelerinde, mahallelerinde, sokaklarında tıpkı reaksiyon gösterilir.
Kimse… Bacısına, kızına, eşine sürtük dedirtmez…
Merak ettiğim şu… Sürtük ve çukur ithamını muhafazakâr/mütedeyyin bölümün nasıl karşılıyor sanki. Reaksiyon gösterdiler mi? Bu kadarı da fazla dediler mi? Sesleri çıkacak mı? Yoksa Erdoğan’a hak mı veriyorlar?
Bizim anlı ulu demokrat muharrirlerin da ne diyeceğini merak etmiyorum. Kalem oynatamazlar, ağızlarını açamazlar. Kelepçelenmişler!
Sürtük ve çürük kelamını söylenmemiş sayacaklar. Yeniden üzerine yatacaklar.
Kılıçdaroğlu’nun kelamlarını yayınladığı diye Halk TV ve üç kanala ceza verilmesine sessiz kaldıkları üzere ‘sürtük’ hakaretine de sessiz kalacaklar.
Muhafazakarların vicdanlarına soruyorum… Milyonlarca bayanın, gerçi bir kişi bile olsa fark etmez devlet lideri tarafından sürtük ilan edilmesi içinize siniyor mu?
Muhafazakâr/ mütedeyyin kesim ‘Sürtük’ sınavında…
Muhafazakarlardan ses bekliyorum. SES…
