Anayasa Mahkemesi (AYM), terör örgütü IŞİD’in Ankara’da gerçekleştirdiği 10 Ekim katliamında yaralanan ve İçişleri Bakanlığı aleyhine açtığı tazminat davaları kısmen reddedilen İbrahim Kanbal’ın hayat hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
İbrahim Kanbal’ın ve 10 Ekim mağdurlarının avukatı Berna Karadaş, “Yerel mahkemenin, bu katliamda ‘devletin bu olayı engellemeye yönelik gerekli süreç ve önlemleri’ yerine getirip getirmediğini araştırması ve ona nazaran karar kurması gerekmektedir” dedi. CHP Genel Lider Yardımcısı Veli Ağbaba da bu kararın Ekim davası için çok değerli olduğunu vurguladı.
Dava sürecini anlattı
10 Ekim 2015’te Ankara Gar’ında yaşananın cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı olduğunu belirten Avukat Karadaş, “Maddi ve manevi tazminat talebiyle lokal mahkemede dava açtık. Mahallî mahkeme manevi tazminat talebimizi kısmen kabul etmiş, maddi tazminat talebimizi reddetmiş ve olayda ‘hizmet kusuru’ olduğunu kabul etmiştir. İstinaf Mahkemesi ise verilen manevi tazminatı fazla bulmuş, yarı oranında düşürmüş, olayda devletin kusurlu olmadığına karar vermiş, ‘devletin toplumsal risk’ unsuruna dayanmıştır. Biz bu karar üzerine Anayasa Mahkemesine ‘yaşam hakkı ihlali’ ve ‘adil yargılama hakkının ihlal edildiği’ gerekçesiyle başvurduk.
‘Devletin engellemeye yönelik gerekli süreçleri araştırılmalı’
Dün, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara değinen Avukat Karadaş, “Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 17. unsurunda teminat altına alınan ‘yaşam hakkının yol boyutunda ihlal edildiğini’ ve tekrar yargılama yapılmasına karar vermiştir. Bu karar ışığında lokal mahkemenin, yaşanan bu katliamda ‘devletin bu olayı engellemeye yönelik gerekli süreç ve önlemleri’ yerine getirip getirmediğini araştırması ve ona nazaran karar kurması gerekmektedir” diye konuştu.
‘Türkiye’nin en büyük katliamı yaşandı’
CHP Genel Lider Yardımcısı Veli Ağbaba da CHP Malatya Vilayet Başkanlığı’nda yaptığı açıklamada; Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararı kıymetlendirdi.
Ağbaba, şunları söyledi:
“10 Ekim 2015’te Türkiye’nin en büyük katliamı yaşandı. Maalesef mahkeme süreci de gerçeklerin açığa çıkmasını sağlamadı. Tarihimizin en karanlık günüdür. Malatya’dan da gençlik kollarından arkadaşlarımız şehit oldular.
‘Umarım katliamın ardındaki gerçek güçler bulunur’
Arkadaşlarımızın avukatı Berna Karadaş süreci takip etti. İstinaf Mahkemesi’nin akabinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi de gençlerimizi haklı buldu. Umarım 10 Ekim’deki katliamın ardındaki gerçek güçler bulunur ve yargılananlar hak ettikleri cezayı alır. Tarihimizin en büyük katliamı olan 10 Ekim katliamı, maalesef göz nazaran gelen bir katliamdır.
‘Yunus Emre Alagöz’ün canlı bomba olacağını yazmıştık’
Benim başında bulunduğum Cumhuriyet Halk Partisi kurulu, Adıyaman raporu hazırlamıştı. O raporda, Suruç bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün kardeşi Yunus Emre Alagöz’ün canlı bomba olacağını yazmıştık. Maalesef Antep’ten Ankara’ya kadar çay içe içe, mola vere vere, göz nazaran göre geldiler. Hiçbir güvenlik tedbiri olmadan Ankara Gar’ının önünde iki katil, cani kendini patlatarak 103 saf insanın vefatına sebep oldu.
‘Takip edeceğiz’
Bu olay kesinlikle açığa çıkmalıdır ve aydınlatılmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar da çok kıymetlidir. Anayasa Mahkemesi burada bir ‘hak ihlalinin olduğunu’ ve ‘yaşam hakkının ihlal edildiğini’ belirtiyor. Bu karar 10 Ekim davası için kıymetli bir karardır. Bunu da takip edeceğiz.”
Anayasa Mahkemesi (AYM), terör örgütü IŞİD’in Ankara’da gerçekleştirdiği 10 Ekim katliamında yaralanan ve İçişleri Bakanlığı aleyhine açtığı tazminat davaları kısmen reddedilen İbrahim Kanbal’ın hayat hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
İbrahim Kanbal’ın ve 10 Ekim mağdurlarının avukatı Berna Karadaş, “Yerel mahkemenin, bu katliamda ‘devletin bu olayı engellemeye yönelik gerekli süreç ve önlemleri’ yerine getirip getirmediğini araştırması ve ona nazaran karar kurması gerekmektedir” dedi. CHP Genel Lider Yardımcısı Veli Ağbaba da bu kararın Ekim davası için çok değerli olduğunu vurguladı.
Dava sürecini anlattı
10 Ekim 2015’te Ankara Gar’ında yaşananın cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı olduğunu belirten Avukat Karadaş, “Maddi ve manevi tazminat talebiyle lokal mahkemede dava açtık. Mahallî mahkeme manevi tazminat talebimizi kısmen kabul etmiş, maddi tazminat talebimizi reddetmiş ve olayda ‘hizmet kusuru’ olduğunu kabul etmiştir. İstinaf Mahkemesi ise verilen manevi tazminatı fazla bulmuş, yarı oranında düşürmüş, olayda devletin kusurlu olmadığına karar vermiş, ‘devletin toplumsal risk’ unsuruna dayanmıştır. Biz bu karar üzerine Anayasa Mahkemesine ‘yaşam hakkı ihlali’ ve ‘adil yargılama hakkının ihlal edildiği’ gerekçesiyle başvurduk.
‘Devletin engellemeye yönelik gerekli süreçleri araştırılmalı’
Dün, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara değinen Avukat Karadaş, “Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 17. unsurunda teminat altına alınan ‘yaşam hakkının yol boyutunda ihlal edildiğini’ ve tekrar yargılama yapılmasına karar vermiştir. Bu karar ışığında lokal mahkemenin, yaşanan bu katliamda ‘devletin bu olayı engellemeye yönelik gerekli süreç ve önlemleri’ yerine getirip getirmediğini araştırması ve ona nazaran karar kurması gerekmektedir” diye konuştu.
‘Türkiye’nin en büyük katliamı yaşandı’
CHP Genel Lider Yardımcısı Veli Ağbaba da CHP Malatya Vilayet Başkanlığı’nda yaptığı açıklamada; Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararı kıymetlendirdi.
Ağbaba, şunları söyledi:
“10 Ekim 2015’te Türkiye’nin en büyük katliamı yaşandı. Maalesef mahkeme süreci de gerçeklerin açığa çıkmasını sağlamadı. Tarihimizin en karanlık günüdür. Malatya’dan da gençlik kollarından arkadaşlarımız şehit oldular.
‘Umarım katliamın ardındaki gerçek güçler bulunur’
Arkadaşlarımızın avukatı Berna Karadaş süreci takip etti. İstinaf Mahkemesi’nin akabinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi de gençlerimizi haklı buldu. Umarım 10 Ekim’deki katliamın ardındaki gerçek güçler bulunur ve yargılananlar hak ettikleri cezayı alır. Tarihimizin en büyük katliamı olan 10 Ekim katliamı, maalesef göz nazaran gelen bir katliamdır.
‘Yunus Emre Alagöz’ün canlı bomba olacağını yazmıştık’
Benim başında bulunduğum Cumhuriyet Halk Partisi kurulu, Adıyaman raporu hazırlamıştı. O raporda, Suruç bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün kardeşi Yunus Emre Alagöz’ün canlı bomba olacağını yazmıştık. Maalesef Antep’ten Ankara’ya kadar çay içe içe, mola vere vere, göz nazaran göre geldiler. Hiçbir güvenlik tedbiri olmadan Ankara Gar’ının önünde iki katil, cani kendini patlatarak 103 saf insanın vefatına sebep oldu.
‘Takip edeceğiz’
Bu olay kesinlikle açığa çıkmalıdır ve aydınlatılmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar da çok kıymetlidir. Anayasa Mahkemesi burada bir ‘hak ihlalinin olduğunu’ ve ‘yaşam hakkının ihlal edildiğini’ belirtiyor. Bu karar 10 Ekim davası için kıymetli bir karardır. Bunu da takip edeceğiz.”
