Onur Haftası nedeni ile Çanakkale’de düzenlenecek etkinliklere yönelik Çanakkale Valiliği’nin yasaklama kararına karşı dava açıldı.Gazete Duvar’dan Seçkin Sağlam’ın haberine nazaran, dava dilekçesinde “Valilik takdir yetkisini kullanırken eşitlik unsuruna ters davranmış, açıkça ayrımcı saiklerle hareket etmiştir” denildi.
Valilik yasakladı, tüzel süreç başlatıldı
Yürüyüş de dahil olmak bir dizi program ile kutlanması planlanan “Onur Haftası” aktiflikleri 11 Haziran tarihinde Çanakkale Valiliği tarafından yasaklanmıştı. Valilik “İlimizde 13-17 Haziran 2022 tarihlerinde düzenleneceği belirtilen ve toplumsal medya aracılığıyla da duyurulan aktiflik, toplantı ve yürüyüşe Valiliğimizce müsaade verilmemiştir. Kamuoyuna hürmet ile duyurulur” açıklaması ile yasağı duyurdu. Bunun üzerine valilik kararı ile ilgili yürütmenin durdurulması ve kararın iptali ile ilgili Çanakkale Yönetim Mahkemesi’ne Çanakkale LGBTİ inisiyatifi MUAF, Çanakkale Feminist Dayanışma ve Çanakkale Halkevi tarafından dava açıldı.
‘Onur Haftası yasak, silahlı toplanma özgür mi?’
Yapılan müracaatta, valiliğin yasaklama kararının demokratik hukuk devleti ve toplum nizamı tarafından kabul edilemeyecek seviyede bulunduğu, hukuka ve eşitlik prensibine alışılmamış olduğu tabir edilerek, “İdare sahip olduğu takdir yetkisini aşarak hukuka alışılmamış bir formda kullanmıştır. Valilik takdir yetkisini kullanırken eşitlik prensibine muhalif davranmış, açıkça ayrımcı saiklerle hareket etmiştir” denildi.
Yasaklama kararının yalnızca Onur Haftası etkinliklerini kapsadığı tabir edilen müracaatta, toplumsal medya üzerinden tıpkı gün ve tıpkı saatte, yürüyüş alanında silahla toplanma, öldürme, kan dökme davetleri yapıldığı, bu toplumsal medya kampanyasının bir linç kampanyasına dönüştüğü belirtildi. Dava dilekçesinde, “Açıkça silahlar ve sopalarla sokağa çıkacağını, Onur Yürüyüşü’ne saldıracağını, katliam yapacağını, öldürmeye geleceğini ilan eden kişi ve kümelerin toplanmasına yönelik hiç bir yasaklama kararı alınmazken, yalnızca Onur Haftası aktifliğinin yasaklanması direkt kamu güvenliğini müdafaayı değil, LGBTİ+ ların söz özgürlüğünü engellemeye yöneliktir” sözleri kullanıldı.
‘Yasaklama kararı cemaat ve tarikatlar temel alınarak verildi’
Valilik kararının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de muhalif olduğu vurgulanarak kararın cemaat ve tarikatlar temel alınarak verildiği belirtildi. “Çanakkale halkının ömür ve fikir biçimine de aykırı” olduğu tabir edilen kararla ilgili “Dinci saiklerle hareket eden cemaat ve tarikatlar temel alınarak verilmiş olan bu yasaklama kararı, ayrımcı ve nefret cürmü teşkil eden bir karar niteliğini taşımakla birlikte ‘demokratik, laik, toplumsal hukuk devleti’ olarak belirtilen Cumhuriyet’in nitelikleri ile bağdaşmamaktadır” denildi.
Onur Haftası nedeni ile Çanakkale’de düzenlenecek etkinliklere yönelik Çanakkale Valiliği’nin yasaklama kararına karşı dava açıldı.Gazete Duvar’dan Seçkin Sağlam’ın haberine nazaran, dava dilekçesinde “Valilik takdir yetkisini kullanırken eşitlik unsuruna ters davranmış, açıkça ayrımcı saiklerle hareket etmiştir” denildi.
Valilik yasakladı, tüzel süreç başlatıldı
Yürüyüş de dahil olmak bir dizi program ile kutlanması planlanan “Onur Haftası” aktiflikleri 11 Haziran tarihinde Çanakkale Valiliği tarafından yasaklanmıştı. Valilik “İlimizde 13-17 Haziran 2022 tarihlerinde düzenleneceği belirtilen ve toplumsal medya aracılığıyla da duyurulan aktiflik, toplantı ve yürüyüşe Valiliğimizce müsaade verilmemiştir. Kamuoyuna hürmet ile duyurulur” açıklaması ile yasağı duyurdu. Bunun üzerine valilik kararı ile ilgili yürütmenin durdurulması ve kararın iptali ile ilgili Çanakkale Yönetim Mahkemesi’ne Çanakkale LGBTİ inisiyatifi MUAF, Çanakkale Feminist Dayanışma ve Çanakkale Halkevi tarafından dava açıldı.
‘Onur Haftası yasak, silahlı toplanma özgür mi?’
Yapılan müracaatta, valiliğin yasaklama kararının demokratik hukuk devleti ve toplum nizamı tarafından kabul edilemeyecek seviyede bulunduğu, hukuka ve eşitlik prensibine alışılmamış olduğu tabir edilerek, “İdare sahip olduğu takdir yetkisini aşarak hukuka alışılmamış bir formda kullanmıştır. Valilik takdir yetkisini kullanırken eşitlik prensibine muhalif davranmış, açıkça ayrımcı saiklerle hareket etmiştir” denildi.
Yasaklama kararının yalnızca Onur Haftası etkinliklerini kapsadığı tabir edilen müracaatta, toplumsal medya üzerinden tıpkı gün ve tıpkı saatte, yürüyüş alanında silahla toplanma, öldürme, kan dökme davetleri yapıldığı, bu toplumsal medya kampanyasının bir linç kampanyasına dönüştüğü belirtildi. Dava dilekçesinde, “Açıkça silahlar ve sopalarla sokağa çıkacağını, Onur Yürüyüşü’ne saldıracağını, katliam yapacağını, öldürmeye geleceğini ilan eden kişi ve kümelerin toplanmasına yönelik hiç bir yasaklama kararı alınmazken, yalnızca Onur Haftası aktifliğinin yasaklanması direkt kamu güvenliğini müdafaayı değil, LGBTİ+ ların söz özgürlüğünü engellemeye yöneliktir” sözleri kullanıldı.
‘Yasaklama kararı cemaat ve tarikatlar temel alınarak verildi’
Valilik kararının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de muhalif olduğu vurgulanarak kararın cemaat ve tarikatlar temel alınarak verildiği belirtildi. “Çanakkale halkının ömür ve fikir biçimine de aykırı” olduğu tabir edilen kararla ilgili “Dinci saiklerle hareket eden cemaat ve tarikatlar temel alınarak verilmiş olan bu yasaklama kararı, ayrımcı ve nefret cürmü teşkil eden bir karar niteliğini taşımakla birlikte ‘demokratik, laik, toplumsal hukuk devleti’ olarak belirtilen Cumhuriyet’in nitelikleri ile bağdaşmamaktadır” denildi.
