CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Özel, şunları söyledi:
‘Fahrettin Koca kendi meslektaşlarını kandırdı, dolandırdı’
“Meclis’in gündeminde, burada da itirazlarını lisana getiren sıhhat işçileriyle ilgili bir torba yasa var. 15 unsurluk bir teklifle karşı karşıyayız ve çok acıklı bir serüvenin çok makus bir noktaya gelmiş sonundayız bugün. Aralık ayıydı. Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, bizleri de değil, partilerin önderlerini arayarak şunu söyledi: ‘Doktorlarımız Türkiye’de ekonomik olarak kendilerini geçindiremeyecek durumdalar.
Yurt dışına gerçek önemli bir yönelim var. Her gün 7-8-10 tabip yurt dışında çalışmak için evrak talep ediyor ve bizim bunu durdurmak için hekimlere verilmiş bir kelamı tutmamız lazım. Bu bahiste takviye istiyoruz. Bunu çabucak yapmamız lazım.’ Sayın Genel Liderimiz da kendilerine bizlerle görüşmelerini lakin yapılacak her türlü güzelleştirmeye CHP’nin takviye vereceğini, söz etmişti.
Biz, getirdikleri teklife bakınca şunu söyledik: ‘Evet uzman tabipler, tabipler için tamam fakat sıhhat işçilerinin tamamını kapsamalıdır.’ Ona, ‘Önce bunu yapalım, sonra hepsini yapacağız’ dediler. Meclis’ten o haliyle husus geçti, sonraki cuma gününe çalışma kararı alındı. Fakat dediler ki ‘biz bunu çekeceğiz ve daha düzgününü, sizin dediğiniz eksiklikleri gidererek aralık ayı içerisinde getireceğiz.’ ‘Peki’ dedik.
Komisyona çekmelerine imkan tanıdık fakat aralık sonuna kadar kelam vermişlerdi, aralık bitti. Ocak, şubat, mart, nisan, mayıs bitti. Mayıs ayı içinde AK Parti Küme Başkanvekili yapacağız dedi. Nihayet geldi ve gelinen nokta şu: kelam verdikleri iyileştirmelerin hiçbiri yok. Sıhhat işçileri yok, eczacılar yok, veterinerler yok. Aralık ayında tabiplere verilen kelamlardan de geriye gidiş var. Yani uzman doktora yapılacak güzelleştirmenin yarısını geri almışlar. Pratisyen tabibe yapılacak güzelleştirmenin üçte ikisini geri almışlar.
‘Büyük bir haksızlık daha yapıyorlar’
Aralık ayında, daha güzelini yapacağız diye çektikleri husus geçseydi, Aralık’tan beri uzman tabiplere 4 bin küsur liralık güzelleştirme olacaktı, artık 2 bin liraya düşüyor. Pratisyen tabibe 3 bin 100 lira olacaktı artık bin iki yüz liraya düşüyor. O günden bugüne de yüzde 40 enflasyon var. Bu türlü baktığınızda yani, ‘hakkınız ödenmez’ deyip, haklarını hakikaten ödemedikleri sıhhat işçilerine çok büyük bir haksızlık daha yapıyorlar.
Doktorlara uzman hekimlere yapacakları düzgünleştirme de dağ fare doğurdu demeyelim artık, resmen Fahrettin Koca, kendi meslektaşlarını kandırdı, dolandırdı. Zira, artık sanıyor ki pandemi geriledi, bundan sonra onlara o kadar muhtaçlık yok. Meğer, sıhhat sisteminde her bir sıhhat işçisine farklı başka her gün her an gereksinim var. Şayet Türkiye’nin sıhhat altyapısı 1923-24’lere, Hıfzıssıhha kanunlarına, sıhhat hizmetlerinin sosyalizasyonuna, Nusret Fişek’lere ve o günden bugüne sıhhat ordumuzun motivasyonuna, uğraşına, hazırlığına, fedakarlığına sahip olmasaydık Almanya’daki hekim Helga hanım 15. hastada ‘ben bittim, tükendim’ derken 150. hastaya buradaki hekim Hülya hanım bakıyor olmasaydı, kendini feda ederek bakıyor olmasaydı biz perişan olmuştuk. Her şeyi borçlu olduklarımızı, boş sokaklara karşı sarayın balkonunda alkışlayanlar, gün geldiğinde sıhhat işçilerine büyük bir haksızlık yapmışlardır. Bunu görmek gerekiyor.
‘AKP Kümesi disiplinini kaybetmiş bir grup’
Ayrıca bugün aşağıda görüşmeleri sürecek; AKP Kümesi, Genel Liderlerinin ‘bir daha Meclis yoklamayla kapandı’ duymayacağım dedikten çabucak sonra birinci çalışma günümüzle birlikte, dün yoklama yapıldı yeniden yoktular ortada. Motivasyonunu kaybetmiş, inancını kaybetmiş, disiplinini kaybetmiş bir grup…
Toplamda, salonda bulunması gereken Cumhur İttifakı ki Meclis’i çalıştırmakla yükümlüler. ‘Biz bunu bu türlü geçireceğiz’ diyorlar. Biz de ‘böyle geçemez düzelteceksiniz’ diyoruz. 340’a yakın milletvekilinden 200’ünü salonda tutacaklar ancak yok. Yok olmuşlar. O yüzden dün kümesi çalıştıramadılar. Bugün bir oyuncu değişikliği göreceksiniz AK Parti Grubu’nda, bakalım bugünkü çalışmaları nasıl olacak? Biz olağan üzerimize düşen misyonu, tüm sorumluluğu yerine getirmeye, eksikliklerini vurgulamaya devam edeceğiz. Kanun önünde eşitlik unsuruna açıkça alışılmamış, Anayasa’nın 49. hususundaki çalışma barışını direkt bozan, 60. unsurundaki toplumsal güvenlik hakkını ihlal eden ve kamu hizmetine girme hakkını düzenleyen 70. unsura açıkça muhalif olan bu kanun teklifini var gücümüzle eleştirmeye ve olması gerektiği hale dönüştürmek için muhalefet olarak CHP olarak bütün vazifelerimizi yerine getireceğiz.
Buradan şunu söylüyoruz. Benim meslektaşlarıma, eczacılara büyük haksızlıklar yapılıyor. Hekimlerin, diş doktorlarının emeklilerine yapılan uygunlaştırma doğrudur fakat yetersizdir. Ancak eczacının emeklisine yapılmayan düzgünleştirme büsbütün nankörlükten öbür bir şey değildir. Veterinerleri sıhhat işçisi görmemek; koronavirüsten, pandemiden hiç ders almamak demektir. Bugün geliştirilen aşıların, geliştirildiği laboratuvarda hangi meslek kümeleri çalışıyor diye baktığınızda, Türkiye’de; şu anda veteriner doktorların oradaki katkısını, virologların; çabasını, muvaffakiyetini görmezden gelmektedirler.
Ambulans sürücüsü açıklaması
Dün üç saat hastane hastane gezip, onkoloji hastasını dolaştırmaktan kendi yılmış ve gidip bunu Sıhhat Bakanlığı’nın önünde aksiyona dönüştürmüş ambulans sürücüsü arkadaşımız, ‘hasta hakları’ diye bağırıyorsa ona cinnet geçiriyor değil de gerçekten ne olur diye bir bakmak lazım. Bugün iktidar, muhalefet her milletvekili gecenin bir yarısında çalan telefonlarla; ‘yoğun bakımda yer yokmuş, hastamız acilde yardımcı olur musun vekilim’ telefonlarına yanıt veriyorsa bu sistem çöktü demektir. Bursa’daki kent hastanesine ortalama kent merkezindeki bir kişinin taksiyle gidiş dönüşü 250 lirayı bulduysa, vatandaş ben bu çocuğumu nasıl bu hastaneye götüreceğim diye isyan ediyorsa; bu işler çökmüş demektir.
Bugün sabah Ankara’da uzman hekimden randevu talebi için aranan yardım sınırı, Ankara’nın dışardaki ilçelerinden randevu veriyor, Ankara içinden randevu veremiyorsa; bu sistem çöktü demektir. Bir sıhhat krizinin tam ortasındayız. Sıhhat işçilerinin özlük haklarını iyileştirmeyerek, sıhhatte şiddet problemini çözecek akılcıl teklifleri reddederek, tabiplerin meslek örgütleri TTB’yi ötekileştirerek, şeytanlaştırarak; sıhhat meslek alanındaki örgütlü sendikaları yok sayarak ve özel hastanelere hastaları, doktorları de yurt dışına zorlayarak bu ülkede sıhhat hizmet sunumu yaptığınızı tez edemezsiniz.
‘Fahrettin Koca, kamu vicdanında temerrüde düşmüştür’
Bir devir sıkıntının kritikliğinden ve ulusal bir birlikteliğe duyulan muhtaçlıktan Sayın Fahrettin Koca’ya açılan kredi tükenmiş, bitmiş, faizini doldurmuş ve temerrüde düşmüştür. Fahrettin Koca, kamu vicdanında temerrüde düşmüştür. Sıhhat işçileri ondan alacaklıdır. Vatandaş da ondan hesap sormak için sandığı beklemektedir.
‘İktidar partisi, enflasyonu düşürmek için hiçbir şey yapmamaktadır’
Gelelim AK Parti’nin bir öteki savrulma, bir öteki saçmalama boyutuna. 10 Haziran günü Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla, 12. Kalkınma Planı hazırlıklarıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi yayınlandı. Genelgeye nazaran, enflasyonla çabada özel ihtisas komitesi kuruyorlar. Bitti, kelamın bittiği yerdeyiz. Bu Meclis’te klâsik bir laftır. Bir iş olmasın istiyorsan kurula havale et derler.
Bugün, AKP enflasyonla çabayı komiteye havale etmiştir. Meğer koskoca Merkez Bankası var. Onun kanunu var. Bir evvelki kalkınma planında da Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ve kredibiliteye vurgu var. Nal üzere yazmışlar. Merkez Bankası nedir? Fiyat istikrarından sorumlu kurumdur. Vazifesi nedir? Enflasyonla çabadır. Bunu nasıl yapar? Bağımsız olarak yapar, bağımsız aldığı kararlarla yapar. Siz o günden bugüne ne yaptınız? Tekraren Merkez Bankası lideri değiştirdiniz. Sebep? ‘Laf dinlemiyordu.’ Halbuki kanunu diyor ki ‘Özerktir, onun bunun lafıyla değil, enflasyonla uğraş için bilimin gereği neyse, aldığı eğitimin gereği neyse onu yaparlar.’ E size dediler.
Bütün dünyada bir enflasyon sorunu var. Bu enflasyon meselesine karşı bütün dünyanın yöneticileri, bunu engellemenin yolunun hakikat faiz siyasetleri olduğunu, asla ve asla enflasyonun altında bir faiz vererek bu devirde bunun dizginlenemeyeceğini, bunun dolara yönelmeyi sağlayacağını, doları denetim etmek için dünya kadar Merkez Bankası rezervinin boşu boşuna heba edildiğin ve akılcı bir faiz siyasetiyle, enflasyonun uygun idareyle düşürülebileceğinin söylediler. Sen dedin ki; ‘hayır; faiz sebep, enflasyon sonuç. Ben faizi düşüreceğim ve enflasyonu yeneceğim.’
Bunu söylediği vakitlerde siyaset faizi yüzde 19’du. 2021 Eylül ayında faiz yüzde 19’ken enflasyon da yüzde 25’ti. Alışılmış işletmelerde yüzde 22’den borçlanabilir durumdaydı. Bu yüzde 19’luk faizi, yüzde 14’e çekti ve ticari işletmeler, yüzde 30’la borçlanmaya başladı. Bu borçlanmanın yüzde 50’lere varacağını aklı salim bütün ekonomistler söylüyorlar ve ‘KKM’ diye bir şey çıkartıp bugüne kadar parasını faize yatırmayanları bile faizci yaptılar. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ diyordu. Siyaset faizini düşürdü, enflasyonu yüzde 25’ten yüzde 75’e çıkardı. Yani, dediğin doğruysa ne olması gerekiyordu? Sen faizi düşürdüğünde enflasyonun da düşmesi lazımdı ancak faizi beş puan düşürdün güya, enflasyon üç katına çıktı ve Tansu Çiller devrinin enflasyonlarıyla baş başa gelmiş, onu aşmış bir noktadayız. Herkes şunu hatılasın, Recep Tayyip Erdoğan, ‘enkaz devraldım’ üzere anlattığı ülkede enflasyon yüzde 29’du. Bugün yüzde 75. Enkaz devraldı üzere anlattığı ülkede üretici fiyatı enflasyonu yüzde 30’du. Bugün yüzde 140’lara geldi.
Enflasyon, ‘Tayyip Erdoğan’ı üzmeyen istatistik kurumu’ sayılarıyla, bu sayılarda ilan edilirken enflasyon araştırma kümesi gerçek enflasyonu ki bunların hepsi bağımsız akademisyenler; yüzde 160 olarak hesaplıyor. TÜİK, geçen aylara kadar nasıl hesapladığını söylediği ve eleştirilen yani bulgur yerine pinpon topunun fiyatını temel alan TÜİK, artık neyin fiyatını temel aldığını da açıklamaktan vazgeçti.
Yani şu: Mızrak çuvala sığmıyor. Yeni bir çuval getirip üstünü örtmeye çalışıyorlar. Siz buralara bakmayın diyorlar. Ne söylersek inanın, ona nazaran de davranın diyorlar. Bugün gelinin noktada iktidar partisi, enflasyonu düşürmek için gerçek manada hiçbir şey yapmamaktadır. Göstermelik işler yapmaktadır. Enflasyonla çaba edebilmek için buna inanmak gerekiyor. İktidar partisinin takımlarının bu türlü bir gayesi de yok. Yok ki evvelden liyakatsizliklerini eleştiriyorduk lakin artık artık iş, arsızlık noktasına geldi. Bir gün ‘Türkiye’de enflasyon sorunu yok, fiyat artışı sorunu var’ diyebiliyor. Ülkeyi yöneten ve ben ekonomistim diyen cumhurbaşkanı. Bir gün diyorlar ki dış güçler saldırıyor, bununla uğraş ediyoruz. Öbür gün diyor ki ne yaptığınızın farkındayız. Büyümek için yüksek enflasyonu tercih ediyoruz. Büyümek için yüksek enflasyonu tercih ediyorsan, neden enflasyonla uğraş için ihtisas kurulu kuruyorsun? Bırak o vakit nasılsa sen ne yaptığını biliyorsan, işine geldiğinde indirirsin. Dolar 18 liraya gerçek giderken; ‘yeni Çin biz olacağız, yüksek dolara, yüksek ihracat geliri’ diyordunuz. Sonraki gece, KKM icat edip süreksiz olarak 11 buçuk liraya hakikat fikir, doları düşürmekle övünüyordunuz.
‘Devletin çivisini çıkarmaya kimin hakkı var?’
Dün, Jandarma teşkilatının 183. Kuruluş yıl dönümüydü. Meclis’te söyledik. Kendilerinin her kademedeki çalışanının sıkıntıları var. Tahlili için biz buradayız dedik. İyileştirmeler yapalım dedik. Dün, İçişleri Bakanlığı’nda oturan zat, bir İçişleri Bakanı’na yakışır bir şey yapmış şeklen. Fotoğraf o denli. Jandarma teşkilatının her kademesinden temsilcileri odasında ağırlamış. Çok yanlışsız bir iş. Beklersin ki meselelerini dinlemek, beğenilen sohbet etmek, moral vermek ve geleceğe dönük olarak da problemlerine tahlil vaat etmek ve bunu lisana getirmekle ilgili düzeyli bir toplantı olsun.
Ama İçişleri Bakanlığı’nı meşgul eden kabahat işleri bakanı dönmüş ve pırıl pırıl Jandarma çalışanının karşısında ülkenin ana muhalefet partisini eleştirmiş. Neymiş, ‘Afrin’e operasyon yapıyormuş, tezkerenin yenilenmesine CHP oy vermemiş.’ Bizi jandarma çalışanına şikayet ediyor. Bir, bunu yapacaksan AK Parti’nin bir teşkilatını toplarsın eleştirirsin. Bunda bir mahsur yok. Yanıtını o düzlemde alırsın lakin her dünya görüşünden olabilir, orduya, millete sadakat için yemin etmiş, misyonunu yaparken siyasi yönelimlerden büsbütün arınmış olması gereken insanların karşısına gidip de orada siyaset yapamazsın. AK Parti’ye, MHP’ye oy veren çok pahalı seçmenler, düşünün ki yarın seçim oldu CHP geldi.
İçişleri Bakanı’nı atadı ve İçişleri Bakanı, Jandarma çalışanını toplayıp AK Parti ile MHP’yi kötülüyor. Bu içinize sinerse bu Soylu’ya, ‘doğru yapıyor’ deyin. Orada siyaset olur mu? Orduda ibadethanede, okulda siyaset olur mu? Devletin çivisini çıkarmaya kimin hakkı var ya? Bu kadar kifayetsizlik olur mu? Ayrıyeten, bir; hudut ötesi operasyon için tezkere muhtaçlığı yoktur. Birleşmiş Milletler kaidesinin 51. unsuru, yasal müdafaa hakkı, sıcak takip hakkı. Süleyman Soylu’ya bunu hatırlatmak lazım. Bizim iktidarımızda bu türlü rezillikleri yapmayacağız.
‘Emekliye verdiği mecburî artırımı müjde diye anlatan bir iktidar’
Çalışma Bakanı’na ne diyeceğiz? Yalancı çobanı kim ciddiye alacak? Hani 1 Mayıs günü bütün emeklileri keyifli edecek haberi Cumhurbaşkanımız açıklıyordu? O denli söyledin. 1 Mayıs’ın üstünden bu kadar vakit geçti hani o müjde? Artık çıkmış diyor ki efendim 1 Temmuz itibariyle bütün kısımları enflasyondan koruyacak bir şey yapacağız. Yahu ne yapacaksın? İnsanların yasal hakkı o. 31 Aralık’tan o dediğin 1 Temmuz’a yüzde 42-44 ortasında bir enflasyon gerçekleşmiş olacak. En az yüzde 40. Enflasyon farkı verilecek, yasal hak. Bunu müjde olarak söylüyor. Sayın Vedat Alım. Sen şunu söylesene evvel: Biz aralık ayını beklemeden, temmuz ayında Taban Fiyat Belirleme Kurulu toplayıp minimum fiyata 6 aylık enflasyon güncellemesini yapacağız desene. Taban fiyata yüzde 45 artırımı vereceğiz desene. Aralık gelince konuşulur deyip de sonra toplumun tüm kısımları, bu işçiler toplumun tüm bölümleri değil mi? Evvel bunu söyleyeceksiniz. O denli millete, emekliye verdiği mecburî artırımı müjde diye anlatan bir iktidarla karşı karşıyayız.”
‘Hayaldi, kabus oldu artık’
Özel, açıklamalarının akabinde gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Özel, Erdoğan’ın bugün partisinin küme toplantısında yaptığı açıklamaların anımsatılması üzerine şunları söyledi:
“Erdoğan hepimizin ve en çok da kendisine geçmişte oy vermiş seçmenlerin aklıyla alay etmeye devam ediyor. Bugünkü küme toplantısında, ‘Türkiye’de işsizlik sorunu yok’ demiş. Bunu bütün işsizlerin; annelerinin, babalarının, eşlerinin vicdanına havale ediyorum. ‘Türkiye’de satın alma gücünde azalma sorunu var’ demiş. İnsanların fakirleşmesi değil, satın alma güçlerinin azalması kelam mevzusuymuş. Fakirleşmenin öteki bir tarifi yok zati. Güçlü istediğini alır, fakir istediğine para bulamaz; çok daha azını alır ya da hiç alamaz. Fakir, bu türlü bir şeydir. Parası olana varsıl, olmayana da fakir deniyor. Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkedeki orta direğin tamamını fakir hale getirdi. Yani, hayaldi artık kâbus oldu artık.”
‘Siyasal iktidarın el değiştirmesi, an problemidir, birinci seçimdedir’
Özel, Erdoğan’ın CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “adaylığını ya da adayını açıkla” tarafındaki davetini yinelemesinin hatırlatılması üzerine ise şunları söyledi:
“Bir Cumhurbaşkanı adayının vakit geçtikçe taban ve prestij kaybetmesinden bahsedeceksek, anketlere bakınca, bunun en yalın Recep Tayyip Erdoğan. Tek adam rejimine geçtiğinden beri daima taban ve prestij kaybediyor. Daima misyon onayı düşüyor.
Bizi konuşuyorlar. Hepsi bizi konuşuyorlar. Dün, Devlet Bahçeli; prompterdan okuyarak sayfalarca; CHP’ye iftira, hakaret, küfür… Yanıt verdim mi? Vermedim. Neden? Zira, karşılık verilecek seviyede açıklamalar değil.
Bize diyor ki, ‘seçim isteği yok.’ Daha ne yapmam lazım. Biz seçime dünden razıyız, bugünden hazırız. 360 lazım. İki elle oy vereceğiz. Getirin önergeyi. Cumhurbaşkanı karar verirse de oluyor. AK Parti ve MHP’ye 20 milletvekili, 30 milletvekili takviye verirse de oluyor. Tam takım burada olacağız? Genel liderimiz dahil, haftaya salı gelecek erken seçim önergesine, tam takım dayanak vereceğiz, hodri meydan. Erken seçim talebimiz yokmuş. 19 yıldır her şeyi sen bilirsin ya o adayı da biz bileceğiz. Biz belirlediğimiz vakitte açıklayacağız.”
CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Özel, şunları söyledi:
‘Fahrettin Koca kendi meslektaşlarını kandırdı, dolandırdı’
“Meclis’in gündeminde, burada da itirazlarını lisana getiren sıhhat işçileriyle ilgili bir torba yasa var. 15 unsurluk bir teklifle karşı karşıyayız ve çok acıklı bir serüvenin çok makus bir noktaya gelmiş sonundayız bugün. Aralık ayıydı. Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, bizleri de değil, partilerin önderlerini arayarak şunu söyledi: ‘Doktorlarımız Türkiye’de ekonomik olarak kendilerini geçindiremeyecek durumdalar.
Yurt dışına gerçek önemli bir yönelim var. Her gün 7-8-10 tabip yurt dışında çalışmak için evrak talep ediyor ve bizim bunu durdurmak için hekimlere verilmiş bir kelamı tutmamız lazım. Bu bahiste takviye istiyoruz. Bunu çabucak yapmamız lazım.’ Sayın Genel Liderimiz da kendilerine bizlerle görüşmelerini lakin yapılacak her türlü güzelleştirmeye CHP’nin takviye vereceğini, söz etmişti.
Biz, getirdikleri teklife bakınca şunu söyledik: ‘Evet uzman tabipler, tabipler için tamam fakat sıhhat işçilerinin tamamını kapsamalıdır.’ Ona, ‘Önce bunu yapalım, sonra hepsini yapacağız’ dediler. Meclis’ten o haliyle husus geçti, sonraki cuma gününe çalışma kararı alındı. Fakat dediler ki ‘biz bunu çekeceğiz ve daha düzgününü, sizin dediğiniz eksiklikleri gidererek aralık ayı içerisinde getireceğiz.’ ‘Peki’ dedik.
Komisyona çekmelerine imkan tanıdık fakat aralık sonuna kadar kelam vermişlerdi, aralık bitti. Ocak, şubat, mart, nisan, mayıs bitti. Mayıs ayı içinde AK Parti Küme Başkanvekili yapacağız dedi. Nihayet geldi ve gelinen nokta şu: kelam verdikleri iyileştirmelerin hiçbiri yok. Sıhhat işçileri yok, eczacılar yok, veterinerler yok. Aralık ayında tabiplere verilen kelamlardan de geriye gidiş var. Yani uzman doktora yapılacak güzelleştirmenin yarısını geri almışlar. Pratisyen tabibe yapılacak güzelleştirmenin üçte ikisini geri almışlar.
‘Büyük bir haksızlık daha yapıyorlar’
Aralık ayında, daha güzelini yapacağız diye çektikleri husus geçseydi, Aralık’tan beri uzman tabiplere 4 bin küsur liralık güzelleştirme olacaktı, artık 2 bin liraya düşüyor. Pratisyen tabibe 3 bin 100 lira olacaktı artık bin iki yüz liraya düşüyor. O günden bugüne de yüzde 40 enflasyon var. Bu türlü baktığınızda yani, ‘hakkınız ödenmez’ deyip, haklarını hakikaten ödemedikleri sıhhat işçilerine çok büyük bir haksızlık daha yapıyorlar.
Doktorlara uzman hekimlere yapacakları düzgünleştirme de dağ fare doğurdu demeyelim artık, resmen Fahrettin Koca, kendi meslektaşlarını kandırdı, dolandırdı. Zira, artık sanıyor ki pandemi geriledi, bundan sonra onlara o kadar muhtaçlık yok. Meğer, sıhhat sisteminde her bir sıhhat işçisine farklı başka her gün her an gereksinim var. Şayet Türkiye’nin sıhhat altyapısı 1923-24’lere, Hıfzıssıhha kanunlarına, sıhhat hizmetlerinin sosyalizasyonuna, Nusret Fişek’lere ve o günden bugüne sıhhat ordumuzun motivasyonuna, uğraşına, hazırlığına, fedakarlığına sahip olmasaydık Almanya’daki hekim Helga hanım 15. hastada ‘ben bittim, tükendim’ derken 150. hastaya buradaki hekim Hülya hanım bakıyor olmasaydı, kendini feda ederek bakıyor olmasaydı biz perişan olmuştuk. Her şeyi borçlu olduklarımızı, boş sokaklara karşı sarayın balkonunda alkışlayanlar, gün geldiğinde sıhhat işçilerine büyük bir haksızlık yapmışlardır. Bunu görmek gerekiyor.
‘AKP Kümesi disiplinini kaybetmiş bir grup’
Ayrıca bugün aşağıda görüşmeleri sürecek; AKP Kümesi, Genel Liderlerinin ‘bir daha Meclis yoklamayla kapandı’ duymayacağım dedikten çabucak sonra birinci çalışma günümüzle birlikte, dün yoklama yapıldı yeniden yoktular ortada. Motivasyonunu kaybetmiş, inancını kaybetmiş, disiplinini kaybetmiş bir grup…
Toplamda, salonda bulunması gereken Cumhur İttifakı ki Meclis’i çalıştırmakla yükümlüler. ‘Biz bunu bu türlü geçireceğiz’ diyorlar. Biz de ‘böyle geçemez düzelteceksiniz’ diyoruz. 340’a yakın milletvekilinden 200’ünü salonda tutacaklar ancak yok. Yok olmuşlar. O yüzden dün kümesi çalıştıramadılar. Bugün bir oyuncu değişikliği göreceksiniz AK Parti Grubu’nda, bakalım bugünkü çalışmaları nasıl olacak? Biz olağan üzerimize düşen misyonu, tüm sorumluluğu yerine getirmeye, eksikliklerini vurgulamaya devam edeceğiz. Kanun önünde eşitlik unsuruna açıkça alışılmamış, Anayasa’nın 49. hususundaki çalışma barışını direkt bozan, 60. unsurundaki toplumsal güvenlik hakkını ihlal eden ve kamu hizmetine girme hakkını düzenleyen 70. unsura açıkça muhalif olan bu kanun teklifini var gücümüzle eleştirmeye ve olması gerektiği hale dönüştürmek için muhalefet olarak CHP olarak bütün vazifelerimizi yerine getireceğiz.
Buradan şunu söylüyoruz. Benim meslektaşlarıma, eczacılara büyük haksızlıklar yapılıyor. Hekimlerin, diş doktorlarının emeklilerine yapılan uygunlaştırma doğrudur fakat yetersizdir. Ancak eczacının emeklisine yapılmayan düzgünleştirme büsbütün nankörlükten öbür bir şey değildir. Veterinerleri sıhhat işçisi görmemek; koronavirüsten, pandemiden hiç ders almamak demektir. Bugün geliştirilen aşıların, geliştirildiği laboratuvarda hangi meslek kümeleri çalışıyor diye baktığınızda, Türkiye’de; şu anda veteriner doktorların oradaki katkısını, virologların; çabasını, muvaffakiyetini görmezden gelmektedirler.
Ambulans sürücüsü açıklaması
Dün üç saat hastane hastane gezip, onkoloji hastasını dolaştırmaktan kendi yılmış ve gidip bunu Sıhhat Bakanlığı’nın önünde aksiyona dönüştürmüş ambulans sürücüsü arkadaşımız, ‘hasta hakları’ diye bağırıyorsa ona cinnet geçiriyor değil de gerçekten ne olur diye bir bakmak lazım. Bugün iktidar, muhalefet her milletvekili gecenin bir yarısında çalan telefonlarla; ‘yoğun bakımda yer yokmuş, hastamız acilde yardımcı olur musun vekilim’ telefonlarına yanıt veriyorsa bu sistem çöktü demektir. Bursa’daki kent hastanesine ortalama kent merkezindeki bir kişinin taksiyle gidiş dönüşü 250 lirayı bulduysa, vatandaş ben bu çocuğumu nasıl bu hastaneye götüreceğim diye isyan ediyorsa; bu işler çökmüş demektir.
Bugün sabah Ankara’da uzman hekimden randevu talebi için aranan yardım sınırı, Ankara’nın dışardaki ilçelerinden randevu veriyor, Ankara içinden randevu veremiyorsa; bu sistem çöktü demektir. Bir sıhhat krizinin tam ortasındayız. Sıhhat işçilerinin özlük haklarını iyileştirmeyerek, sıhhatte şiddet problemini çözecek akılcıl teklifleri reddederek, tabiplerin meslek örgütleri TTB’yi ötekileştirerek, şeytanlaştırarak; sıhhat meslek alanındaki örgütlü sendikaları yok sayarak ve özel hastanelere hastaları, doktorları de yurt dışına zorlayarak bu ülkede sıhhat hizmet sunumu yaptığınızı tez edemezsiniz.
‘Fahrettin Koca, kamu vicdanında temerrüde düşmüştür’
Bir devir sıkıntının kritikliğinden ve ulusal bir birlikteliğe duyulan muhtaçlıktan Sayın Fahrettin Koca’ya açılan kredi tükenmiş, bitmiş, faizini doldurmuş ve temerrüde düşmüştür. Fahrettin Koca, kamu vicdanında temerrüde düşmüştür. Sıhhat işçileri ondan alacaklıdır. Vatandaş da ondan hesap sormak için sandığı beklemektedir.
‘İktidar partisi, enflasyonu düşürmek için hiçbir şey yapmamaktadır’
Gelelim AK Parti’nin bir öteki savrulma, bir öteki saçmalama boyutuna. 10 Haziran günü Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla, 12. Kalkınma Planı hazırlıklarıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi yayınlandı. Genelgeye nazaran, enflasyonla çabada özel ihtisas komitesi kuruyorlar. Bitti, kelamın bittiği yerdeyiz. Bu Meclis’te klâsik bir laftır. Bir iş olmasın istiyorsan kurula havale et derler.
Bugün, AKP enflasyonla çabayı komiteye havale etmiştir. Meğer koskoca Merkez Bankası var. Onun kanunu var. Bir evvelki kalkınma planında da Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ve kredibiliteye vurgu var. Nal üzere yazmışlar. Merkez Bankası nedir? Fiyat istikrarından sorumlu kurumdur. Vazifesi nedir? Enflasyonla çabadır. Bunu nasıl yapar? Bağımsız olarak yapar, bağımsız aldığı kararlarla yapar. Siz o günden bugüne ne yaptınız? Tekraren Merkez Bankası lideri değiştirdiniz. Sebep? ‘Laf dinlemiyordu.’ Halbuki kanunu diyor ki ‘Özerktir, onun bunun lafıyla değil, enflasyonla uğraş için bilimin gereği neyse, aldığı eğitimin gereği neyse onu yaparlar.’ E size dediler.
Bütün dünyada bir enflasyon sorunu var. Bu enflasyon meselesine karşı bütün dünyanın yöneticileri, bunu engellemenin yolunun hakikat faiz siyasetleri olduğunu, asla ve asla enflasyonun altında bir faiz vererek bu devirde bunun dizginlenemeyeceğini, bunun dolara yönelmeyi sağlayacağını, doları denetim etmek için dünya kadar Merkez Bankası rezervinin boşu boşuna heba edildiğin ve akılcı bir faiz siyasetiyle, enflasyonun uygun idareyle düşürülebileceğinin söylediler. Sen dedin ki; ‘hayır; faiz sebep, enflasyon sonuç. Ben faizi düşüreceğim ve enflasyonu yeneceğim.’
Bunu söylediği vakitlerde siyaset faizi yüzde 19’du. 2021 Eylül ayında faiz yüzde 19’ken enflasyon da yüzde 25’ti. Alışılmış işletmelerde yüzde 22’den borçlanabilir durumdaydı. Bu yüzde 19’luk faizi, yüzde 14’e çekti ve ticari işletmeler, yüzde 30’la borçlanmaya başladı. Bu borçlanmanın yüzde 50’lere varacağını aklı salim bütün ekonomistler söylüyorlar ve ‘KKM’ diye bir şey çıkartıp bugüne kadar parasını faize yatırmayanları bile faizci yaptılar. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ diyordu. Siyaset faizini düşürdü, enflasyonu yüzde 25’ten yüzde 75’e çıkardı. Yani, dediğin doğruysa ne olması gerekiyordu? Sen faizi düşürdüğünde enflasyonun da düşmesi lazımdı ancak faizi beş puan düşürdün güya, enflasyon üç katına çıktı ve Tansu Çiller devrinin enflasyonlarıyla baş başa gelmiş, onu aşmış bir noktadayız. Herkes şunu hatılasın, Recep Tayyip Erdoğan, ‘enkaz devraldım’ üzere anlattığı ülkede enflasyon yüzde 29’du. Bugün yüzde 75. Enkaz devraldı üzere anlattığı ülkede üretici fiyatı enflasyonu yüzde 30’du. Bugün yüzde 140’lara geldi.
Enflasyon, ‘Tayyip Erdoğan’ı üzmeyen istatistik kurumu’ sayılarıyla, bu sayılarda ilan edilirken enflasyon araştırma kümesi gerçek enflasyonu ki bunların hepsi bağımsız akademisyenler; yüzde 160 olarak hesaplıyor. TÜİK, geçen aylara kadar nasıl hesapladığını söylediği ve eleştirilen yani bulgur yerine pinpon topunun fiyatını temel alan TÜİK, artık neyin fiyatını temel aldığını da açıklamaktan vazgeçti.
Yani şu: Mızrak çuvala sığmıyor. Yeni bir çuval getirip üstünü örtmeye çalışıyorlar. Siz buralara bakmayın diyorlar. Ne söylersek inanın, ona nazaran de davranın diyorlar. Bugün gelinin noktada iktidar partisi, enflasyonu düşürmek için gerçek manada hiçbir şey yapmamaktadır. Göstermelik işler yapmaktadır. Enflasyonla çaba edebilmek için buna inanmak gerekiyor. İktidar partisinin takımlarının bu türlü bir gayesi de yok. Yok ki evvelden liyakatsizliklerini eleştiriyorduk lakin artık artık iş, arsızlık noktasına geldi. Bir gün ‘Türkiye’de enflasyon sorunu yok, fiyat artışı sorunu var’ diyebiliyor. Ülkeyi yöneten ve ben ekonomistim diyen cumhurbaşkanı. Bir gün diyorlar ki dış güçler saldırıyor, bununla uğraş ediyoruz. Öbür gün diyor ki ne yaptığınızın farkındayız. Büyümek için yüksek enflasyonu tercih ediyoruz. Büyümek için yüksek enflasyonu tercih ediyorsan, neden enflasyonla uğraş için ihtisas kurulu kuruyorsun? Bırak o vakit nasılsa sen ne yaptığını biliyorsan, işine geldiğinde indirirsin. Dolar 18 liraya gerçek giderken; ‘yeni Çin biz olacağız, yüksek dolara, yüksek ihracat geliri’ diyordunuz. Sonraki gece, KKM icat edip süreksiz olarak 11 buçuk liraya hakikat fikir, doları düşürmekle övünüyordunuz.
‘Devletin çivisini çıkarmaya kimin hakkı var?’
Dün, Jandarma teşkilatının 183. Kuruluş yıl dönümüydü. Meclis’te söyledik. Kendilerinin her kademedeki çalışanının sıkıntıları var. Tahlili için biz buradayız dedik. İyileştirmeler yapalım dedik. Dün, İçişleri Bakanlığı’nda oturan zat, bir İçişleri Bakanı’na yakışır bir şey yapmış şeklen. Fotoğraf o denli. Jandarma teşkilatının her kademesinden temsilcileri odasında ağırlamış. Çok yanlışsız bir iş. Beklersin ki meselelerini dinlemek, beğenilen sohbet etmek, moral vermek ve geleceğe dönük olarak da problemlerine tahlil vaat etmek ve bunu lisana getirmekle ilgili düzeyli bir toplantı olsun.
Ama İçişleri Bakanlığı’nı meşgul eden kabahat işleri bakanı dönmüş ve pırıl pırıl Jandarma çalışanının karşısında ülkenin ana muhalefet partisini eleştirmiş. Neymiş, ‘Afrin’e operasyon yapıyormuş, tezkerenin yenilenmesine CHP oy vermemiş.’ Bizi jandarma çalışanına şikayet ediyor. Bir, bunu yapacaksan AK Parti’nin bir teşkilatını toplarsın eleştirirsin. Bunda bir mahsur yok. Yanıtını o düzlemde alırsın lakin her dünya görüşünden olabilir, orduya, millete sadakat için yemin etmiş, misyonunu yaparken siyasi yönelimlerden büsbütün arınmış olması gereken insanların karşısına gidip de orada siyaset yapamazsın. AK Parti’ye, MHP’ye oy veren çok pahalı seçmenler, düşünün ki yarın seçim oldu CHP geldi.
İçişleri Bakanı’nı atadı ve İçişleri Bakanı, Jandarma çalışanını toplayıp AK Parti ile MHP’yi kötülüyor. Bu içinize sinerse bu Soylu’ya, ‘doğru yapıyor’ deyin. Orada siyaset olur mu? Orduda ibadethanede, okulda siyaset olur mu? Devletin çivisini çıkarmaya kimin hakkı var ya? Bu kadar kifayetsizlik olur mu? Ayrıyeten, bir; hudut ötesi operasyon için tezkere muhtaçlığı yoktur. Birleşmiş Milletler kaidesinin 51. unsuru, yasal müdafaa hakkı, sıcak takip hakkı. Süleyman Soylu’ya bunu hatırlatmak lazım. Bizim iktidarımızda bu türlü rezillikleri yapmayacağız.
‘Emekliye verdiği mecburî artırımı müjde diye anlatan bir iktidar’
Çalışma Bakanı’na ne diyeceğiz? Yalancı çobanı kim ciddiye alacak? Hani 1 Mayıs günü bütün emeklileri keyifli edecek haberi Cumhurbaşkanımız açıklıyordu? O denli söyledin. 1 Mayıs’ın üstünden bu kadar vakit geçti hani o müjde? Artık çıkmış diyor ki efendim 1 Temmuz itibariyle bütün kısımları enflasyondan koruyacak bir şey yapacağız. Yahu ne yapacaksın? İnsanların yasal hakkı o. 31 Aralık’tan o dediğin 1 Temmuz’a yüzde 42-44 ortasında bir enflasyon gerçekleşmiş olacak. En az yüzde 40. Enflasyon farkı verilecek, yasal hak. Bunu müjde olarak söylüyor. Sayın Vedat Alım. Sen şunu söylesene evvel: Biz aralık ayını beklemeden, temmuz ayında Taban Fiyat Belirleme Kurulu toplayıp minimum fiyata 6 aylık enflasyon güncellemesini yapacağız desene. Taban fiyata yüzde 45 artırımı vereceğiz desene. Aralık gelince konuşulur deyip de sonra toplumun tüm kısımları, bu işçiler toplumun tüm bölümleri değil mi? Evvel bunu söyleyeceksiniz. O denli millete, emekliye verdiği mecburî artırımı müjde diye anlatan bir iktidarla karşı karşıyayız.”
‘Hayaldi, kabus oldu artık’
Özel, açıklamalarının akabinde gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Özel, Erdoğan’ın bugün partisinin küme toplantısında yaptığı açıklamaların anımsatılması üzerine şunları söyledi:
“Erdoğan hepimizin ve en çok da kendisine geçmişte oy vermiş seçmenlerin aklıyla alay etmeye devam ediyor. Bugünkü küme toplantısında, ‘Türkiye’de işsizlik sorunu yok’ demiş. Bunu bütün işsizlerin; annelerinin, babalarının, eşlerinin vicdanına havale ediyorum. ‘Türkiye’de satın alma gücünde azalma sorunu var’ demiş. İnsanların fakirleşmesi değil, satın alma güçlerinin azalması kelam mevzusuymuş. Fakirleşmenin öteki bir tarifi yok zati. Güçlü istediğini alır, fakir istediğine para bulamaz; çok daha azını alır ya da hiç alamaz. Fakir, bu türlü bir şeydir. Parası olana varsıl, olmayana da fakir deniyor. Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkedeki orta direğin tamamını fakir hale getirdi. Yani, hayaldi artık kâbus oldu artık.”
‘Siyasal iktidarın el değiştirmesi, an problemidir, birinci seçimdedir’
Özel, Erdoğan’ın CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “adaylığını ya da adayını açıkla” tarafındaki davetini yinelemesinin hatırlatılması üzerine ise şunları söyledi:
“Bir Cumhurbaşkanı adayının vakit geçtikçe taban ve prestij kaybetmesinden bahsedeceksek, anketlere bakınca, bunun en yalın Recep Tayyip Erdoğan. Tek adam rejimine geçtiğinden beri daima taban ve prestij kaybediyor. Daima misyon onayı düşüyor.
Bizi konuşuyorlar. Hepsi bizi konuşuyorlar. Dün, Devlet Bahçeli; prompterdan okuyarak sayfalarca; CHP’ye iftira, hakaret, küfür… Yanıt verdim mi? Vermedim. Neden? Zira, karşılık verilecek seviyede açıklamalar değil.
Bize diyor ki, ‘seçim isteği yok.’ Daha ne yapmam lazım. Biz seçime dünden razıyız, bugünden hazırız. 360 lazım. İki elle oy vereceğiz. Getirin önergeyi. Cumhurbaşkanı karar verirse de oluyor. AK Parti ve MHP’ye 20 milletvekili, 30 milletvekili takviye verirse de oluyor. Tam takım burada olacağız? Genel liderimiz dahil, haftaya salı gelecek erken seçim önergesine, tam takım dayanak vereceğiz, hodri meydan. Erken seçim talebimiz yokmuş. 19 yıldır her şeyi sen bilirsin ya o adayı da biz bileceğiz. Biz belirlediğimiz vakitte açıklayacağız.”
