CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özel, internet medyası ve toplumsal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifinin görüşmelerinin 1 Ekim’e bırakılması ile ilgili, şunları söyledi:
“Sansür yasasının 1 Ekim’e kalmış olmasını son derece önemsiyoruz. Ancak temel davetimiz şu: Bu ‘dezenformasyon’ diye söz ettikleri sansür yasası geldiğinde; gazeteci meslek örgütleri bizleri ziyaret ettiğinde demiştik ki: ‘Basın İlan Kurumu ile ilgili sarı basın kartları ile ilgili düzenlemelerin geçerlilik tarihi 1 Ocak 2023. Bunu ekim ayına bırakın ve yazı gazeteci meslek örgütleri ile bu mevzuyu çalışma ile geçirin’ dedik. Artık bırakılmış olmasını önemsiyoruz. Ancak bütün yazı, ağustos böceği üzere geçirirse Cumhur İttifakı ve 1 Ekim’de ‘dediğim dedik, çaldığım düdük’ derlerse o vakit bu ertelemenin hiçbir değeri olmaz. O yüzden gazetecilerin örgütleri ile ve toplumun tüm kısımları ile hatta muhalefet partileri ile bu bahsin istişare edilmesi gerektiğini, dünyadaki uygun örneklerin incelenmesi gerektiğini ve bu sansüre varan kısıtlamaların, kimin gazetecilik yapacağına yürütmenin atadığı bir kişinin karar vermesinin hakikat olmadığını söylüyoruz. Bu üç aylık mühletin, kanunun içeriğinde özlü ve güzele gerçek değişiklikler yapılması için kıymetlendirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Üzerimize ne düşerse, CHP olarak buna da varız.”
‘Dodurga’ya bakıp Türkiye’de durumumuz güzeldir sanıyorlar‘
Çankırı Dodurga seçimlerinin sonuçları ile ilgili olarak da Özel, şöyle konuştu:
“Mahalle yapılan beldelerin tekrar açılması lazım. Dodurgalıların çabası kıymetliydi. Muhtarın aday olması ve belediye lideri seçilmesi değerlidir. Dodurga’ya iyi olsun sonuçlar. Cumhur İttifakı’nın Dodurga sonuçları üzerinden bir umut kendisine devşirmesini tebessümle izliyoruz. Cumhur İttifakı’nın ne hallere düşmüş olduğunu görmek açısından da önemsiyoruz. Son vilayet genel meclisi seçimlerinde yüzde 91 oy aldıkları Dodurga’da, artık yüzde 87 oy almışlar. Biz, ‘Dodurga’da geriye gittiniz’ demeyeceğiz ancak; bunlar Dodurga’ya bakıp Türkiye’de durumumuz düzgündür sanıyorlarsa, sanmaya devam etsinler. Dodurga seçimleri üzerinden Cumhur İttifakı’nın zafer naraları atıyor olmasını; içinde bulundukları çaresizliğe ve muhtaç oldukları morali beldelerini geri alan Dodurgalıların atmış oldukları oylara bağlıyorlarsa bu türlü sevinmeye devam etsinler. Son gülen güzel gülecektir.”
‘Çiller hükümetine gitti iş’
Özel, TÜİK’in dün açıkladığı enflasyon sayıları ile ilgili olarak da şunları söyledi:
“Türkiye’de bir Tayyip Erdoğan’ı üzmeyen istatistik kurumu var, TÜİK. Bir de halkın gerçek enflasyonu var. Enflasyon Araştırma Kümesi diye bağımsız bir kuruluş da var. İkisinin ortasında da bir uçurum var. Vatandaş hangisine inansın? Vatandaş pazarda, markette, sokakta ne görüyorsa ona inansın. Biz vatandaşın gerçek enflasyonu sıkıntısını vatandaşa bırakıyoruz, fakat şöyle bir sorun var. Herkes maaşlarına yapılan artırımı, işte taban fiyat düzenlemesi bu enflasyon oranı yüzde 42 kabul edilerek ve kabul edilemeyecek formda yüzde 30’da anlaştılar. Halbuki bu yılın birinci altı aylık enflasyonu, yüzde 90 gerçek enflasyon ilan edilseydi; herhalde yüzde 30’a imza atarken ‘başımıza bir şey gelmesin’ diye endişelenen sendika lideri, 40 iken 30’a imza atan, herhalde 90 iken 30’a imza atmayacaktı.
TÜİK’in bu sayılar üzerinde yapmış olduğu manipülasyon, herkesin cebinden parayı çalıyor. Herkesin cebine girmesi gerekeni birileri hesaplarla oynayarak alıyor. İşte işin bu tarafı affedilebilir değildir. TÜİK yalnızca sayılardan oluşan bir kurum değil ki… Herkesin alacağı maaş artırımının belirlenmesini sağlayan bir kuruluştur. Yapmış oldukları büyük bir haksızlıktır, kul hakkıdır. Herkesin cebine girecek maaşa mani olmaktadırlar.
TÜFE tekrar TÜİK’e nazaran en son 1998’de bu sayıdaydı. 1998’den beri en yüksek enflasyondayız. AK Parti geldiğinde, yüzde 29’du. AK Parti, yüzde 29’dan devraldı üçlü koalisyondan. O enflasyon bugün geldiği noktada yüzde 78,6. Üretici fiyatlarındaki enflasyon yüzde 138. Bundan 328 ay evvel şubat 95’te bu noktadaydı. 2002’de AK Parti geldiğinde yüzde 30’du. Artık kendi devirlerini bırakın, üçlü koalisyonu bırakın, ondan evvelki Anasol-D hükümetlerine falan gitti iş. Çiller hükümetine gitti iş. Çiller’in krizli günlerinin noktalarındayız. Bir maharetsiz idare noktasındayız.”
Özel, “Bu sabah yaşadığımız yerdeki bir dükkânda fiyatlarına baktım, geçen yılki fiyatlarla karşılaştırdım. Bir somun ekmek 1 buçuk lirayken, 3 lira oldu. Bir litre günlük süt, 10 liradan 25 liraya çıktı. Bir yumurta 75 kuruştu, 1 buçuk lira bugün. Bir litre ayçiçek yağı 18 liraya alınıyordu, 50 lira bugün. Vatandaşın enflasyonu bu. Akaryakıt, an prestijiyle; Ankara Çankaya’da 25 lira 38 kuruş. 1 sene evvel 7 lira 33 kuruş olan mazot, an prestijiyle 26 lira 80 kuruş. Hesap bu kadar kolay. Enflasyon tartışmasında TÜİK’e inanan Cumhur İttifakı’na oy versin. Enflasyonu, sahiden bıçağı kemiğinde hissedenler, bu makûs idareye yol versinler gitsin” sözlerini kullandı.
‘Memurun ceplerine girecek maaş ceplerinden alınıyor’
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “enflasyon düşüş eğilimine girdi” tarafındaki sözlerini eleştiren Özel, “Bir mühlet daha enflasyon artmaya ve önemli biçimde artmaya devam edecek. Şayet doğrular yapılırsa, bir yerde dengelenebilir. Dengelendiği yer, fiyatların düştüğü değil, artışın yüzde 110’larda seyrettiği bir yere gelecek. Çok dikkat etmek, bugünden önlem almak gerekiyor” dedi. “Bütün dünyada enflasyon var” tarafındaki açıklamaları eleştiren Özel; yalnızca Suriye, Venezuela, Zimbabve, Sudan ve Lübnan’da Türkiye’den yüksek enflasyonunu olduğunu ve bu ülkelerin iç savaş ve düzensizlik içinde olduklarını aktardı.
Özel, “Devlet memurunun cebinden para çalma operasyonunu sizlerin, vatandaşların bilgisine sunmak istiyorum” dedi, “gerçek” ve “maliye” başlıkları ile ikiye böldüğü tablo üzerinden şunları anlattı:
“Bir numarayla, devlet memurlarının cebine girecek paranın, Maliye’nin matematik şeytanlığı ile nasıl alındığını göstereceğim. Yıl başında devlet memurları yüzde 7 buçuk artırım verildi. Enflasyon farkı verilecek. Enflasyon kaç? TÜİK açıkladı, 42,35. Ne yapmak lazım? 42,35’ten verilen artırımı düşürüp, 34,85’i vereceksin. Var mı bunun öteki bir hesabı? Bunu yapınca yüzde 44,29 artırım yapman gerekiyor, memurlara. Yüzde 7 ikinci altı ayın artırımı da var. Yüzde 7 buçuk birinci altı ayın artırımı, enflasyon burada, enflasyondan birinci altı aydan yüzde 7 buçuğu çıkaracaksın; yüzde 34,85. İkinci altı ay için yüzde 7 öngörmüştü, toplu kontrat, onu ek edeceksin, yüzde 44,29 artırımını verip geçeceksin, olağan hesap bu.
Ama bizim Maliye, enflasyondan 7 buçuğu düşüp, enflasyon farkı vermek yerine; enflasyonda yüzde 7 buçuk düşüş uygulayıp, 34,85 yerine 32,42 bir sayı buluyor. Enflasyondan verilen artırımı düşüp, enflasyon farkı hesaplamak yerine; enflasyona yüzde 7 buçuk artırım indirimi yapıp, yüzde 32,42 buluyor. Bu 32,42 üzerinden hesap yapıyorlar. Böylece, ikinci altı ayın yüzde 7’sinin eği ile 44,29 olacakken; yüzde 41,69 diye bir sayı buluyorlar.
Ne oluyor? Üniversite mezunu yeni memur 6 bin 834 lira alıyordu. Kendisine gerçek hesaplama ile 9 bin 890 lira maaş ödeyeceğimize Maliye’nin hesabı ile 9 bin 707 lira maaş ödüyoruz. Ve 183 lira her maaşından para çalınıyor. Bu sayı 1’in 4’ü öğretmen için aylık 231 lira, başkomiser için 296 lira, 8’in 1’i polis memurunda 258 lira, hemşirede 222 lira, araştırma görevlisinde 285 lira; her ay ceplerine girecek maaş hesap oyunu ile ceplerinden alınıyor. Toplu kontrata imzayı kim attı?
Bir tarafta bakan var, bir tarafta Memur-Sen’in genel lideri Ali Yalçın. Ali Beyefendi, şuna bir bakın. Bu türlü hesap olur mu? Birinci yapılacak iş, Bakan’dan randevuyu alsınlar, bu hesabı yapsınlar. Enflasyon farkı bu türlü mi verilir? Başka memur sendikalarına davetimiz. Bir an evvel çabucak mahkemeye gidin. Uzman isteyin, hesabı yaptırın. 34,85 enflasyon farkı verileceğine, yüzde 32 enflasyon farkı vereceğiz diyorlar. Ortada ne çıkıyor? Memurlar çırak çıkıyor. 44 nerede, 41, 69 nerede? Polis memuru kardeşimin cebine girecek para 258 lira, hemşire kardeşimin cebine girecek para 222 lira azalıyor. Kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa.
Ayrıca bir öteki eksiklik. Yeterli niyet olsa bu artışlar yapılırken gelir vergisi dilimlerinin de güncellenmesi lazımdı. Artık ne oluyor? Yüzde 20 gelir vergisine girenler, bu artırımdan sonra yüzde 27’ye giriyor. Bu gelir vergisi dilimlerine de enflasyon oranında artış yapsa, memurun ödeyeceği vergi artmaz. Bunun kabul edilebilir tarafı yoktur.”
‘Devletin çivisi çıktı’
Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in “Açlık sonunun 6 bin lira olduğunu kim söylüyor?” tabirlerine Özel, “İmzaları atarken fıkır fıkır konuştuğunuz Türk-İş söylüyor. Siz 6 bin liranın altında hesapladıysanız, nasıl hesapladınız açıklayın. 4 kişilik bir aileye nazaran yapılıyor. Bunun içinde konut kirası var, elektrik parası var, doğal gaz ya da tüp var; giysi kuşam var, işe okula gitmek için yol parası var, var oğlu var. Açlık sonu diyor, Türkiye’de 4 bin lira diyor. Lakin bu 6 bin liraya, açlık sonu değil demek, vicdansızlık. Bu hesaba nazaran sen fakir değilsin de elbette 20 bin liranın altında geliri olan aileler varlıklı aileler değil. Orta direk çöktü diye o yüzden söylüyoruz. Yoksulluk, zenginlik; sayılarla değil hissedilerek yaşanan bir şey” yansısını gösterdi.
AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın siyasi faaliyetlere giderken Cumhurbaşkanlığı uçaklarını kullanmasına reaksiyon gösteren Özel, “Devletin çivisi çıktı. AKP’nin bir helikopter kiralayacak parası mı yokmuş?” sözlerini kullandı.
İstanbul Valiliği’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne; belediye liderlerinin yurt dışı temsilcilerle görüşme yapmak için Dışişleri Bakanlığı’ndan müsaade alacaklarını içeren yazı göndermesine Özel, şu yansıyı gösterdi:
“Belediye liderlerinin partileri vardır, partilerinin siyaseti vardır, kendilerinin siyasi kimlikleri vardır, siyaseti buyruk komuta zincir içerisinde, size haber vererek yapmazlar. Ayrıyeten, bu türlü bir yazı yazmanın, diplomatik muhataplarınız açısından mahsurlarınız vardır. Der ki, ‘Ben muhalefet büyükşehir belediye liderleri ile görüşüp, diplomatik münasebet kurmak istiyorum lakin bunu merkezi hükümet denetliyor’ der… Tahminen raylı sistemlerinin ihalesine teklif sunmak istediklerini söylemek için falan da geliyor olabilirler. Siz daima bizi yıkacaklar… 20 yıldır kapılmadığınız paniğe kapılıyorsanız, siz gitmişsiniz ağlayanınız yok. Aslında yok. Dehşetin ecele yararı yok. Olağan ki bu türlü müsaadeler almayacağız.”
CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özel, internet medyası ve toplumsal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifinin görüşmelerinin 1 Ekim’e bırakılması ile ilgili, şunları söyledi:
“Sansür yasasının 1 Ekim’e kalmış olmasını son derece önemsiyoruz. Ancak temel davetimiz şu: Bu ‘dezenformasyon’ diye söz ettikleri sansür yasası geldiğinde; gazeteci meslek örgütleri bizleri ziyaret ettiğinde demiştik ki: ‘Basın İlan Kurumu ile ilgili sarı basın kartları ile ilgili düzenlemelerin geçerlilik tarihi 1 Ocak 2023. Bunu ekim ayına bırakın ve yazı gazeteci meslek örgütleri ile bu mevzuyu çalışma ile geçirin’ dedik. Artık bırakılmış olmasını önemsiyoruz. Ancak bütün yazı, ağustos böceği üzere geçirirse Cumhur İttifakı ve 1 Ekim’de ‘dediğim dedik, çaldığım düdük’ derlerse o vakit bu ertelemenin hiçbir değeri olmaz. O yüzden gazetecilerin örgütleri ile ve toplumun tüm kısımları ile hatta muhalefet partileri ile bu bahsin istişare edilmesi gerektiğini, dünyadaki uygun örneklerin incelenmesi gerektiğini ve bu sansüre varan kısıtlamaların, kimin gazetecilik yapacağına yürütmenin atadığı bir kişinin karar vermesinin hakikat olmadığını söylüyoruz. Bu üç aylık mühletin, kanunun içeriğinde özlü ve güzele gerçek değişiklikler yapılması için kıymetlendirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Üzerimize ne düşerse, CHP olarak buna da varız.”
‘Dodurga’ya bakıp Türkiye’de durumumuz güzeldir sanıyorlar‘
Çankırı Dodurga seçimlerinin sonuçları ile ilgili olarak da Özel, şöyle konuştu:
“Mahalle yapılan beldelerin tekrar açılması lazım. Dodurgalıların çabası kıymetliydi. Muhtarın aday olması ve belediye lideri seçilmesi değerlidir. Dodurga’ya iyi olsun sonuçlar. Cumhur İttifakı’nın Dodurga sonuçları üzerinden bir umut kendisine devşirmesini tebessümle izliyoruz. Cumhur İttifakı’nın ne hallere düşmüş olduğunu görmek açısından da önemsiyoruz. Son vilayet genel meclisi seçimlerinde yüzde 91 oy aldıkları Dodurga’da, artık yüzde 87 oy almışlar. Biz, ‘Dodurga’da geriye gittiniz’ demeyeceğiz ancak; bunlar Dodurga’ya bakıp Türkiye’de durumumuz düzgündür sanıyorlarsa, sanmaya devam etsinler. Dodurga seçimleri üzerinden Cumhur İttifakı’nın zafer naraları atıyor olmasını; içinde bulundukları çaresizliğe ve muhtaç oldukları morali beldelerini geri alan Dodurgalıların atmış oldukları oylara bağlıyorlarsa bu türlü sevinmeye devam etsinler. Son gülen güzel gülecektir.”
‘Çiller hükümetine gitti iş’
Özel, TÜİK’in dün açıkladığı enflasyon sayıları ile ilgili olarak da şunları söyledi:
“Türkiye’de bir Tayyip Erdoğan’ı üzmeyen istatistik kurumu var, TÜİK. Bir de halkın gerçek enflasyonu var. Enflasyon Araştırma Kümesi diye bağımsız bir kuruluş da var. İkisinin ortasında da bir uçurum var. Vatandaş hangisine inansın? Vatandaş pazarda, markette, sokakta ne görüyorsa ona inansın. Biz vatandaşın gerçek enflasyonu sıkıntısını vatandaşa bırakıyoruz, fakat şöyle bir sorun var. Herkes maaşlarına yapılan artırımı, işte taban fiyat düzenlemesi bu enflasyon oranı yüzde 42 kabul edilerek ve kabul edilemeyecek formda yüzde 30’da anlaştılar. Halbuki bu yılın birinci altı aylık enflasyonu, yüzde 90 gerçek enflasyon ilan edilseydi; herhalde yüzde 30’a imza atarken ‘başımıza bir şey gelmesin’ diye endişelenen sendika lideri, 40 iken 30’a imza atan, herhalde 90 iken 30’a imza atmayacaktı.
TÜİK’in bu sayılar üzerinde yapmış olduğu manipülasyon, herkesin cebinden parayı çalıyor. Herkesin cebine girmesi gerekeni birileri hesaplarla oynayarak alıyor. İşte işin bu tarafı affedilebilir değildir. TÜİK yalnızca sayılardan oluşan bir kurum değil ki… Herkesin alacağı maaş artırımının belirlenmesini sağlayan bir kuruluştur. Yapmış oldukları büyük bir haksızlıktır, kul hakkıdır. Herkesin cebine girecek maaşa mani olmaktadırlar.
TÜFE tekrar TÜİK’e nazaran en son 1998’de bu sayıdaydı. 1998’den beri en yüksek enflasyondayız. AK Parti geldiğinde, yüzde 29’du. AK Parti, yüzde 29’dan devraldı üçlü koalisyondan. O enflasyon bugün geldiği noktada yüzde 78,6. Üretici fiyatlarındaki enflasyon yüzde 138. Bundan 328 ay evvel şubat 95’te bu noktadaydı. 2002’de AK Parti geldiğinde yüzde 30’du. Artık kendi devirlerini bırakın, üçlü koalisyonu bırakın, ondan evvelki Anasol-D hükümetlerine falan gitti iş. Çiller hükümetine gitti iş. Çiller’in krizli günlerinin noktalarındayız. Bir maharetsiz idare noktasındayız.”
Özel, “Bu sabah yaşadığımız yerdeki bir dükkânda fiyatlarına baktım, geçen yılki fiyatlarla karşılaştırdım. Bir somun ekmek 1 buçuk lirayken, 3 lira oldu. Bir litre günlük süt, 10 liradan 25 liraya çıktı. Bir yumurta 75 kuruştu, 1 buçuk lira bugün. Bir litre ayçiçek yağı 18 liraya alınıyordu, 50 lira bugün. Vatandaşın enflasyonu bu. Akaryakıt, an prestijiyle; Ankara Çankaya’da 25 lira 38 kuruş. 1 sene evvel 7 lira 33 kuruş olan mazot, an prestijiyle 26 lira 80 kuruş. Hesap bu kadar kolay. Enflasyon tartışmasında TÜİK’e inanan Cumhur İttifakı’na oy versin. Enflasyonu, sahiden bıçağı kemiğinde hissedenler, bu makûs idareye yol versinler gitsin” sözlerini kullandı.
‘Memurun ceplerine girecek maaş ceplerinden alınıyor’
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “enflasyon düşüş eğilimine girdi” tarafındaki sözlerini eleştiren Özel, “Bir mühlet daha enflasyon artmaya ve önemli biçimde artmaya devam edecek. Şayet doğrular yapılırsa, bir yerde dengelenebilir. Dengelendiği yer, fiyatların düştüğü değil, artışın yüzde 110’larda seyrettiği bir yere gelecek. Çok dikkat etmek, bugünden önlem almak gerekiyor” dedi. “Bütün dünyada enflasyon var” tarafındaki açıklamaları eleştiren Özel; yalnızca Suriye, Venezuela, Zimbabve, Sudan ve Lübnan’da Türkiye’den yüksek enflasyonunu olduğunu ve bu ülkelerin iç savaş ve düzensizlik içinde olduklarını aktardı.
Özel, “Devlet memurunun cebinden para çalma operasyonunu sizlerin, vatandaşların bilgisine sunmak istiyorum” dedi, “gerçek” ve “maliye” başlıkları ile ikiye böldüğü tablo üzerinden şunları anlattı:
“Bir numarayla, devlet memurlarının cebine girecek paranın, Maliye’nin matematik şeytanlığı ile nasıl alındığını göstereceğim. Yıl başında devlet memurları yüzde 7 buçuk artırım verildi. Enflasyon farkı verilecek. Enflasyon kaç? TÜİK açıkladı, 42,35. Ne yapmak lazım? 42,35’ten verilen artırımı düşürüp, 34,85’i vereceksin. Var mı bunun öteki bir hesabı? Bunu yapınca yüzde 44,29 artırım yapman gerekiyor, memurlara. Yüzde 7 ikinci altı ayın artırımı da var. Yüzde 7 buçuk birinci altı ayın artırımı, enflasyon burada, enflasyondan birinci altı aydan yüzde 7 buçuğu çıkaracaksın; yüzde 34,85. İkinci altı ay için yüzde 7 öngörmüştü, toplu kontrat, onu ek edeceksin, yüzde 44,29 artırımını verip geçeceksin, olağan hesap bu.
Ama bizim Maliye, enflasyondan 7 buçuğu düşüp, enflasyon farkı vermek yerine; enflasyonda yüzde 7 buçuk düşüş uygulayıp, 34,85 yerine 32,42 bir sayı buluyor. Enflasyondan verilen artırımı düşüp, enflasyon farkı hesaplamak yerine; enflasyona yüzde 7 buçuk artırım indirimi yapıp, yüzde 32,42 buluyor. Bu 32,42 üzerinden hesap yapıyorlar. Böylece, ikinci altı ayın yüzde 7’sinin eği ile 44,29 olacakken; yüzde 41,69 diye bir sayı buluyorlar.
Ne oluyor? Üniversite mezunu yeni memur 6 bin 834 lira alıyordu. Kendisine gerçek hesaplama ile 9 bin 890 lira maaş ödeyeceğimize Maliye’nin hesabı ile 9 bin 707 lira maaş ödüyoruz. Ve 183 lira her maaşından para çalınıyor. Bu sayı 1’in 4’ü öğretmen için aylık 231 lira, başkomiser için 296 lira, 8’in 1’i polis memurunda 258 lira, hemşirede 222 lira, araştırma görevlisinde 285 lira; her ay ceplerine girecek maaş hesap oyunu ile ceplerinden alınıyor. Toplu kontrata imzayı kim attı?
Bir tarafta bakan var, bir tarafta Memur-Sen’in genel lideri Ali Yalçın. Ali Beyefendi, şuna bir bakın. Bu türlü hesap olur mu? Birinci yapılacak iş, Bakan’dan randevuyu alsınlar, bu hesabı yapsınlar. Enflasyon farkı bu türlü mi verilir? Başka memur sendikalarına davetimiz. Bir an evvel çabucak mahkemeye gidin. Uzman isteyin, hesabı yaptırın. 34,85 enflasyon farkı verileceğine, yüzde 32 enflasyon farkı vereceğiz diyorlar. Ortada ne çıkıyor? Memurlar çırak çıkıyor. 44 nerede, 41, 69 nerede? Polis memuru kardeşimin cebine girecek para 258 lira, hemşire kardeşimin cebine girecek para 222 lira azalıyor. Kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa.
Ayrıca bir öteki eksiklik. Yeterli niyet olsa bu artışlar yapılırken gelir vergisi dilimlerinin de güncellenmesi lazımdı. Artık ne oluyor? Yüzde 20 gelir vergisine girenler, bu artırımdan sonra yüzde 27’ye giriyor. Bu gelir vergisi dilimlerine de enflasyon oranında artış yapsa, memurun ödeyeceği vergi artmaz. Bunun kabul edilebilir tarafı yoktur.”
‘Devletin çivisi çıktı’
Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in “Açlık sonunun 6 bin lira olduğunu kim söylüyor?” tabirlerine Özel, “İmzaları atarken fıkır fıkır konuştuğunuz Türk-İş söylüyor. Siz 6 bin liranın altında hesapladıysanız, nasıl hesapladınız açıklayın. 4 kişilik bir aileye nazaran yapılıyor. Bunun içinde konut kirası var, elektrik parası var, doğal gaz ya da tüp var; giysi kuşam var, işe okula gitmek için yol parası var, var oğlu var. Açlık sonu diyor, Türkiye’de 4 bin lira diyor. Lakin bu 6 bin liraya, açlık sonu değil demek, vicdansızlık. Bu hesaba nazaran sen fakir değilsin de elbette 20 bin liranın altında geliri olan aileler varlıklı aileler değil. Orta direk çöktü diye o yüzden söylüyoruz. Yoksulluk, zenginlik; sayılarla değil hissedilerek yaşanan bir şey” yansısını gösterdi.
AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın siyasi faaliyetlere giderken Cumhurbaşkanlığı uçaklarını kullanmasına reaksiyon gösteren Özel, “Devletin çivisi çıktı. AKP’nin bir helikopter kiralayacak parası mı yokmuş?” sözlerini kullandı.
İstanbul Valiliği’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne; belediye liderlerinin yurt dışı temsilcilerle görüşme yapmak için Dışişleri Bakanlığı’ndan müsaade alacaklarını içeren yazı göndermesine Özel, şu yansıyı gösterdi:
“Belediye liderlerinin partileri vardır, partilerinin siyaseti vardır, kendilerinin siyasi kimlikleri vardır, siyaseti buyruk komuta zincir içerisinde, size haber vererek yapmazlar. Ayrıyeten, bu türlü bir yazı yazmanın, diplomatik muhataplarınız açısından mahsurlarınız vardır. Der ki, ‘Ben muhalefet büyükşehir belediye liderleri ile görüşüp, diplomatik münasebet kurmak istiyorum lakin bunu merkezi hükümet denetliyor’ der… Tahminen raylı sistemlerinin ihalesine teklif sunmak istediklerini söylemek için falan da geliyor olabilirler. Siz daima bizi yıkacaklar… 20 yıldır kapılmadığınız paniğe kapılıyorsanız, siz gitmişsiniz ağlayanınız yok. Aslında yok. Dehşetin ecele yararı yok. Olağan ki bu türlü müsaadeler almayacağız.”
