Dün geç saatlerinde basına yaptırımlara neden olacağı istikametinde önemli tartışmaları beraberinde getiren yeni yasanın Meclis’te kabul edilmesinin yankıları sürüyor. Öte yandan Diyarbakır’da gözaltına alınan 20 gazeteciden 16’sının tutuklanmasına da reaksiyonlar yükseliyor.
‘Daha güçlü dayanışmaya çağırıyoruz’
Açıklama yapan Gazeteciler Cemiyeti Lideri Nazmi Alım, “Meclis kurulundan sansür yasasının geçmesi ve birebir gün Diyarbakır’daki meslektaşlarımızın tutuklanması tesadüf değildir. Zira basın özgürlüğü açısından ülkemizin en karanlık günlerindeyiz. Bunun için tüm basın ve söz özgürlüğü taraftarlarını bir ortaya gelmeye, daha güçlü dayanışmaya çağırıyoruz. Gazetecilik kabahat değildir” dedi.
Nazmi Alım açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Yasa teklifi, adeta intikamcı bir biçimde iktidara yönelik tüm tenkitleri susturma amacıyla hazırlanmıştır. Yapan tenkitlerimizi bile göz gerisi eden yasa teklifi sahipleri, izahatlarımızı dikkate almamıştır.
‘Tüm katkılar hiçe sayıldı’
Gerek Dijital Mecralar Komitesi gerekse Adalet Komisyonu’nda ve parti kümeleri ziyaretlerinde yaptığımız tüm katkılar, AK Parti ve MHP tarafından hiçe sayılmıştır. Dezenformasyonun, yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada yasal çerçeveye gereksinimi olan bir alan olduğu açıktır.
‘Otosansürü tüm topluma yayan bir teklif’
AB ve ABD dahil tüm dünyada dezenformasyonla ilgili yasal çalışmalarda halkın haber alma hakkının gözetilmesi, bilhassa çocukların ve gençlerin korunması temel alınmış, bu çalışmalarda geçersiz, troll hesaplar hedeflenmiş ve hizmet sağlayıcılara sorumluluk yüklenmiştir. Meğer Türkiye’de yasa teklifi, okulları kapatarak Ulusal Eğitim’deki sıkıntıları çözmek misali yasakçı, engelleyici, sansürü, otosansürü tüm topluma yayan ve hürriyetleri kısıtlayan bir tekliftir.
‘Göz önündeki gazetecileri tutuklu yargılamak peşinen ceza vermek’
Bugün, tüm toplumun haber alma ve verme hakkına karşı en ağır tehlikeyle karşı karşıyayız. Ne itirazlarımız ne tekliflerimiz dikkate alındı ve beklendiği üzere sansür yasası komiteden geçti. Tıpkı gün, Diyarbakır’da günlerce gözaltında tutulan meslektaşlarımızdan 16’sı tutuklandı. Her gün sokakta haber peşinde olan, kentte herkesin tanıdığı, göz önündeki gazetecilere azılı terörist muamelesi yaparak tutuklu yargılamak, peşinen ceza vermek demektir. Asla kabul edilemeyecek bu yaklaşım sona erdirilmelidir.
‘Tutuksuz yargılamanın temel olmasını talep ediyoruz’
Tek başımıza da kalsak mesleğimizin her bir ferdi ve geleceğimiz için demokratik kıymetleri, basın ve tabir özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Diyarbakır’daki ve mahpustaki tüm meslektaşlarımızın yanındayız, bir an evvel özgür bırakılmalarını, tutuksuz yargılamanın temel olmasını talep ediyoruz. Tüm toplumun toplumsal medya ve internette özgürce haberleşebilmesi, gazetecilerin yazdıkları nedeniyle mahpus cezalarıyla karşı karşıya kalmaması için daima bir arada efor göstermeliyiz.
‘Tesadüf değil’
Meclis komitesinden sansür yasasının geçmesi ve tıpkı gün Diyarbakır’daki meslektaşlarımızın tutuklanması tesadüf değildir. Zira basın özgürlüğü açısından ülkemizin en karanlık günlerindeyiz. Ancak biz gazeteciler, kelamların manasını yitirdiği bu karanlık günlerin bile geride kalacağını biliyoruz. Bunun için tüm basın ve söz özgürlüğü taraftarlarını bir ortaya gelmeye, daha güçlü dayanışmaya çağırıyoruz. Gazetecilik kabahat değildir. Gazetecilerden, haberden ve halkın bilgilenme hakkından elinizi çekin.”
Dün geç saatlerinde basına yaptırımlara neden olacağı istikametinde önemli tartışmaları beraberinde getiren yeni yasanın Meclis’te kabul edilmesinin yankıları sürüyor. Öte yandan Diyarbakır’da gözaltına alınan 20 gazeteciden 16’sının tutuklanmasına da reaksiyonlar yükseliyor.
‘Daha güçlü dayanışmaya çağırıyoruz’
Açıklama yapan Gazeteciler Cemiyeti Lideri Nazmi Alım, “Meclis kurulundan sansür yasasının geçmesi ve birebir gün Diyarbakır’daki meslektaşlarımızın tutuklanması tesadüf değildir. Zira basın özgürlüğü açısından ülkemizin en karanlık günlerindeyiz. Bunun için tüm basın ve söz özgürlüğü taraftarlarını bir ortaya gelmeye, daha güçlü dayanışmaya çağırıyoruz. Gazetecilik kabahat değildir” dedi.
Nazmi Alım açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Yasa teklifi, adeta intikamcı bir biçimde iktidara yönelik tüm tenkitleri susturma amacıyla hazırlanmıştır. Yapan tenkitlerimizi bile göz gerisi eden yasa teklifi sahipleri, izahatlarımızı dikkate almamıştır.
‘Tüm katkılar hiçe sayıldı’
Gerek Dijital Mecralar Komitesi gerekse Adalet Komisyonu’nda ve parti kümeleri ziyaretlerinde yaptığımız tüm katkılar, AK Parti ve MHP tarafından hiçe sayılmıştır. Dezenformasyonun, yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada yasal çerçeveye gereksinimi olan bir alan olduğu açıktır.
‘Otosansürü tüm topluma yayan bir teklif’
AB ve ABD dahil tüm dünyada dezenformasyonla ilgili yasal çalışmalarda halkın haber alma hakkının gözetilmesi, bilhassa çocukların ve gençlerin korunması temel alınmış, bu çalışmalarda geçersiz, troll hesaplar hedeflenmiş ve hizmet sağlayıcılara sorumluluk yüklenmiştir. Meğer Türkiye’de yasa teklifi, okulları kapatarak Ulusal Eğitim’deki sıkıntıları çözmek misali yasakçı, engelleyici, sansürü, otosansürü tüm topluma yayan ve hürriyetleri kısıtlayan bir tekliftir.
‘Göz önündeki gazetecileri tutuklu yargılamak peşinen ceza vermek’
Bugün, tüm toplumun haber alma ve verme hakkına karşı en ağır tehlikeyle karşı karşıyayız. Ne itirazlarımız ne tekliflerimiz dikkate alındı ve beklendiği üzere sansür yasası komiteden geçti. Tıpkı gün, Diyarbakır’da günlerce gözaltında tutulan meslektaşlarımızdan 16’sı tutuklandı. Her gün sokakta haber peşinde olan, kentte herkesin tanıdığı, göz önündeki gazetecilere azılı terörist muamelesi yaparak tutuklu yargılamak, peşinen ceza vermek demektir. Asla kabul edilemeyecek bu yaklaşım sona erdirilmelidir.
‘Tutuksuz yargılamanın temel olmasını talep ediyoruz’
Tek başımıza da kalsak mesleğimizin her bir ferdi ve geleceğimiz için demokratik kıymetleri, basın ve tabir özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Diyarbakır’daki ve mahpustaki tüm meslektaşlarımızın yanındayız, bir an evvel özgür bırakılmalarını, tutuksuz yargılamanın temel olmasını talep ediyoruz. Tüm toplumun toplumsal medya ve internette özgürce haberleşebilmesi, gazetecilerin yazdıkları nedeniyle mahpus cezalarıyla karşı karşıya kalmaması için daima bir arada efor göstermeliyiz.
‘Tesadüf değil’
Meclis komitesinden sansür yasasının geçmesi ve tıpkı gün Diyarbakır’daki meslektaşlarımızın tutuklanması tesadüf değildir. Zira basın özgürlüğü açısından ülkemizin en karanlık günlerindeyiz. Ancak biz gazeteciler, kelamların manasını yitirdiği bu karanlık günlerin bile geride kalacağını biliyoruz. Bunun için tüm basın ve söz özgürlüğü taraftarlarını bir ortaya gelmeye, daha güçlü dayanışmaya çağırıyoruz. Gazetecilik kabahat değildir. Gazetecilerden, haberden ve halkın bilgilenme hakkından elinizi çekin.”
