Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi İktisat ve Finans Siyasetleri Lideri İbrahim Çanakcı, TÜİK’in yıllık enflasyonun yüzde 78,62 olarak açıklamasının akabinde Merkez Bankası’nın (MB) tavrını eleştirdi. Çanakcı, “Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme planı yok. Merkez Bankası’nın durumu, ilerleyen hastalık karşısında ‘Bu saatten sonra ne yerse yesin’ diyen tabibi andırıyor. Hiçbir efor yok. Muhakkak ki enflasyonla gayret etmekten vazgeçtiler” dedi.
DEVA Partisi İktisat ve Finans Siyasetleri Lideri İbrahim Çanakcı, TÜİK’in yıllık enflasyonun yüzde 78,62 açıklaması üzerinden MB’nin siyasetlerini eleştirdi.
Çanakçı’nın yazılı açıklaması şöyle:
‘Bu durum, ‘ne yerse yesin’ diyen hekimi andırıyor’
Yaşadığımız hastalığın ismi yüksek enflasyondur. Bu hastalığın tabibi olağanda Merkez Bankası’dır. Hekimin elindeki tedavi metodu de para siyasetidir. Maalesef Türkiye’de bir para siyaseti yok. Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme planı yok. Merkez Bankası’nın durumu, ilerleyen hastalık karşısında ‘Bu saatten sonra ne yerse yesin’ diyen hekimi andırıyor. Hiçbir efor yok. Aşikâr ki enflasyonla gayret etmekten vazgeçtiler.
‘Enflasyonu tek haneye indirmek en fazla iki yılımızı alır’
Oysa şunu asla unutmamamız lazım. Enflasyonu tek haneye indirmek bizim en fazla iki yılımızı alır. Kâfi ki siz dünyaya fakirleşen insanların penceresinden bakmayı bilin. Alım gücünü kaybeden insanların yaşadığı zorlukları hissedin. En değerlisi de hayat pahalılığıyla gayrette elinizdeki en güçlü kozun akıl ve bilim olduğunu görün. İktisat bilimiyle inatlaşmayın.
‘Enflasyonun düşmesini dünya barışının sağlanmasına bağlıyorlar’
Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamaları şaşkınlıkla izliyoruz. Enflasyonun düşmesini dünya barışının sağlanmasına bağlıyorlar. Biz de ciddiye alıp izliyoruz. Güler misiniz, ağlar mısınız? Dünya barışını sağlayacak aktör bizim merkez bankamız değildir. Bizim merkez bankamızın vazifesi, öbür para ünitelerine karşı bizim paramızın pahasını korumaktır. Enflasyon karşısında vatandaşın alım gücünü korumaktır. Bu hususta ne yapılıyor? Tek soru bu.
‘İki sene üst üste pahalılık yaşatmakla övünmeyi hedefliyorlar’
Merkez Bankası’nın enflasyonla uğraşta bir şeye daha bel bağlıyor: Baz tesiri. Bu da trajikomik bir durum. Zira geçen sene enflasyonu tutamadılar. Fiyatlar çok yükseldi. Artık bu başarısızlıktan medet umuyorlar. Yani insanlara iki sene üst üste ağır bir pahalılık yaşatmakla övünmeyi hedefliyorlar.
‘İnsanların işsiz kalması iktidarı umurunda değil’
Merkez Bankası, dün bir karar aldı. Tüketici enflasyonuna endeksli iç borçlanma senetlerinde iskonto oranı yüzde 30’dan yüzde 50’ye yükseltilecek. Yani kredi maliyetleri artacak. Tıpkı BDDK üzere Merkez Bankası’nın da büyümeyi boğmaya karar verdiğini görüyoruz. Ayrıyeten imalat sanayi performansının değerli göstergelerinde de düşüşler görüyoruz. Hasılı büyüme suratının çok önemli ölçüde yavaşlayacağı bir periyoda giriyoruz. Bu da yüksek işsizliği beraberinde getirecek. İktidar bunun farkında değil. Şayet farkındaysa, insanların işsiz kalması iktidarın umurunda değil.
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi İktisat ve Finans Siyasetleri Lideri İbrahim Çanakcı, TÜİK’in yıllık enflasyonun yüzde 78,62 olarak açıklamasının akabinde Merkez Bankası’nın (MB) tavrını eleştirdi. Çanakcı, “Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme planı yok. Merkez Bankası’nın durumu, ilerleyen hastalık karşısında ‘Bu saatten sonra ne yerse yesin’ diyen tabibi andırıyor. Hiçbir efor yok. Muhakkak ki enflasyonla gayret etmekten vazgeçtiler” dedi.
DEVA Partisi İktisat ve Finans Siyasetleri Lideri İbrahim Çanakcı, TÜİK’in yıllık enflasyonun yüzde 78,62 açıklaması üzerinden MB’nin siyasetlerini eleştirdi.
Çanakçı’nın yazılı açıklaması şöyle:
‘Bu durum, ‘ne yerse yesin’ diyen hekimi andırıyor’
Yaşadığımız hastalığın ismi yüksek enflasyondur. Bu hastalığın tabibi olağanda Merkez Bankası’dır. Hekimin elindeki tedavi metodu de para siyasetidir. Maalesef Türkiye’de bir para siyaseti yok. Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme planı yok. Merkez Bankası’nın durumu, ilerleyen hastalık karşısında ‘Bu saatten sonra ne yerse yesin’ diyen hekimi andırıyor. Hiçbir efor yok. Aşikâr ki enflasyonla gayret etmekten vazgeçtiler.
‘Enflasyonu tek haneye indirmek en fazla iki yılımızı alır’
Oysa şunu asla unutmamamız lazım. Enflasyonu tek haneye indirmek bizim en fazla iki yılımızı alır. Kâfi ki siz dünyaya fakirleşen insanların penceresinden bakmayı bilin. Alım gücünü kaybeden insanların yaşadığı zorlukları hissedin. En değerlisi de hayat pahalılığıyla gayrette elinizdeki en güçlü kozun akıl ve bilim olduğunu görün. İktisat bilimiyle inatlaşmayın.
‘Enflasyonun düşmesini dünya barışının sağlanmasına bağlıyorlar’
Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamaları şaşkınlıkla izliyoruz. Enflasyonun düşmesini dünya barışının sağlanmasına bağlıyorlar. Biz de ciddiye alıp izliyoruz. Güler misiniz, ağlar mısınız? Dünya barışını sağlayacak aktör bizim merkez bankamız değildir. Bizim merkez bankamızın vazifesi, öbür para ünitelerine karşı bizim paramızın pahasını korumaktır. Enflasyon karşısında vatandaşın alım gücünü korumaktır. Bu hususta ne yapılıyor? Tek soru bu.
‘İki sene üst üste pahalılık yaşatmakla övünmeyi hedefliyorlar’
Merkez Bankası’nın enflasyonla uğraşta bir şeye daha bel bağlıyor: Baz tesiri. Bu da trajikomik bir durum. Zira geçen sene enflasyonu tutamadılar. Fiyatlar çok yükseldi. Artık bu başarısızlıktan medet umuyorlar. Yani insanlara iki sene üst üste ağır bir pahalılık yaşatmakla övünmeyi hedefliyorlar.
‘İnsanların işsiz kalması iktidarı umurunda değil’
Merkez Bankası, dün bir karar aldı. Tüketici enflasyonuna endeksli iç borçlanma senetlerinde iskonto oranı yüzde 30’dan yüzde 50’ye yükseltilecek. Yani kredi maliyetleri artacak. Tıpkı BDDK üzere Merkez Bankası’nın da büyümeyi boğmaya karar verdiğini görüyoruz. Ayrıyeten imalat sanayi performansının değerli göstergelerinde de düşüşler görüyoruz. Hasılı büyüme suratının çok önemli ölçüde yavaşlayacağı bir periyoda giriyoruz. Bu da yüksek işsizliği beraberinde getirecek. İktidar bunun farkında değil. Şayet farkındaysa, insanların işsiz kalması iktidarın umurunda değil.
