CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Enflasyon sayılarını düşük göstermek, çalışanlara yapılacak artırımın üstüne çökmektir. Hırsızlıktır. Milyonlarca memurun ve emeklinin, taban ücretlinin hakkını yemektir. Bu millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Zulmün daniskasıdır” dedi.
Öztrak, “Önce milletimizi, ‘vicdansızlık yapmayın, aç falan yok’ diye azarlıyor. İki gün sonra da ‘aç, sefil geziyorlar ancak rakı, bira almaktan geri durmuyorlar’ diyor. Sana ne milletin yediğinden, içtiğinden. Hani açlık yoktu, sefalet yoktu? Bunların sarayın şatafatından başları dönmüş” diye konuştu. Öztrak ayrıyeten, enflasyon ile çaba için yapılması gerekenleri 10 hususta sıraladı.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Tekirdağ Vilayet Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Öztrak, iktisada ait değerlendirmeleriyle konuşmasına başladı, Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını kıymetlendirdi.
Akaryakıt, motorin ve başka kalemlere gelen artırımları eleştiren Öztrak, “Enflasyon canavarını bitirmemiz gerekiyor. Milletimizin aşını, işini küçülten, yatırımların önünü kesen bu en büyük halk düşmanının, işini bitirmek için reçeteyi Tekirdağ’dan veriyoruz” diyerek, 10 husus sıraladı.
Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
‘Milletimizin üstüne kabus misali çöküyorlar’
Saray hükümetinin sebep olduğu krizler, ülkemizdeki buhranı her gün biraz daha derinleştiriyor. Kifayetsiz Erdoğan şahsım idaresi, milletimizin tenceresini, cebini boşaltıyor. Milletimizi perişan ediyor. Bir ülke ya ilimle ya da zulümle yönetilir. Erdoğan şahsım hükümetinde ilim olmadığını, milletimiz yaşayarak gördü. İlimden nasibini almayanlar, artık en uygun bildiklerini yapıyorlar; artırım oluyorlar, zulüm oluyorlar, yetmedi küfür oluyorlar, milletimizin üstüne kabus misali çöküyorlar.
‘Enflasyonla çaba edemeyenler…’
Bugün mayıs ayı enflasyon sayıları açıklandı. Anlaşılan; TÜİK’te enflasyonu ölçen dairedeki lider değişikliği işe yaramış. Mayısta piyasanın enflasyon beklentisi yüzde 5, TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 3. Ve bu türlü bir farkın olduğu gün, 2003’ten beri açıklanan husus sepeti ve ortalama unsur fiyatları TÜİK tarafından saklandı. Evvelden bu TÜİK marketlerini soruyorduk, nerede olduğunu gizliyorlardı. Artık TÜİK marketlerindeki fiyatları da büsbütün gizlediler. Anlaşılan enflasyonla gayret edemeyenler, enflasyon sayıları ile çabaya sürat veriyorlar. Enflasyon sayılarını düşük göstermek, çalışanlara yapılacak artırımın üstüne çökmektir. Hırsızlıktır. Milyonlarca memurun ve emeklinin, minimum ücretlinin hakkını yemektir. Bu millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Zulmün daniskasıdır. İş başına gelir gelmez, TÜİK’in başta enflasyon ve ulusal gelir sayıları olmak üzere tüm istatistiklerini önemli bir incelemeden geçireceğiz. Sorumlular hakkında da gereğini hiç çekinmeden yapacağız. Bu, bizim milletimize sözümüzdür. Artık TÜİK’in enflasyon sayılarını o denli uzun uzun irdelemenin manası yok. Fakat gördüklerimizi söylemek de vazifemiz. Kul hakkı yiyen TÜİK’in makyajlı sayıları ile 12 aylık tüketici enflasyonu yüzde 73,5. 12 aylık üretici enflasyonu yüzde 132,2. Bağımsız iktisatçılardan oluşan ENAG’a nazaran ise 12 aylık enflasyon yüzde 160,8. Üretici ve tüketici enflasyonu ortasındaki fark tam 59 puan. Bu fark tarihimizde görülmedik bir rekor.
Enflasyonu düşürmek sizlerin misyonu değilse kimin vazifesi?
Nebati Bakan, çıkmış; ‘enflasyonu düşürmek, tek başına devletin misyonu değil’ diyor. Bu nasıl bir kelam? Enflasyonu düşürmek sizlerin misyonu değilse, kimin misyonu? Anlaşılan bunların vazifesi iş yapmak, enflasyonla hayat pahalılığıyla çaba etmek değil. Bunların işi sarayın sebep olduğu enflasyona, hayat pahalılığına durmadan kulp takmak, sayı karartmak, mazeret üretmek… Yok, dış güçler saldırdı. Yok, Rusya-Ukrayna ile savaştı. Yok, Amerika, Avrupa perişan oldu. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Milletimiz haziranının birinci gününde artırım sağanaklarına uyandı
Milletimiz haziranının birinci gününde yaza uyanacağını sanırken artırım sağanaklarına uyandı. Milletimizin yazı başlamadan, kış oldu. Bu zalimler, elektrik artırımını yapmak için yeni tarife devrini bile bekleyemediler. Temmuzda açıklanacak tarifeyi, bir ay öne çektiler. Taban fiyatı açlık sonunun üzerine çekmek, memuru emekliyi enflasyona ezdirmemek, 3600 ek göstergeyi vermek, emeklilikte yaşa takılanların acılarını bitirmek için aylarca takla atanlar iş milleti artırımla ezmeye gelince hiç beklemedi. Konutumuzda kullanılan elektriğe yüzde 15, sanayi ve ticarethanelerde kullanılan elektriğe yüzde 25 artırım yaptılar. Konutlarımıza gelen elektrik faturaları son altı ayda, yüzde 65 ile yüzde 151 ortasında zamlandı. Yetmedi, konutumuza verilen doğal gaza yüzde 30, endüstriye verilen doğal gaza yüzde 10, elektrik çevrim santrallerine verilen doğalgaza ise yüzde 17 artırım yaptılar. Doğal gaz fiyatları da son altı ayda, konutumuzda yüzde 120, endüstride yüzde 213, çevrim santrallerinde yüzde 160 artırım gördü. İhracat yapıp dolar, avro kazanan endüstriciler bile artık bu artırımlara isyan ediyor. Esnaf aslında bitmiş, ‘bu gidişle dükkânımı ne vakit kapatırım ona bakıyorum’ diyor. Güce yapılan bu artırımlar, iğneden ipliğe her şeye yansıyacak. Hayat pahalılığı sel olup milletimizi ezecek.
Milletin yediğinden, içtiğinden sana ne de hani millet aç, sefil değildi
Sarayın kibirlisi evvel milletimizi, ‘vicdansızlık yapmayın, aç falan yok’ diye azarlıyor. İki gün sonra da çıkıyor, milletimize; ‘aç, sefil geziyorlar fakat rakı, bira almaktan geri durmuyorlar’ diyor. Sana ne milletin yediğinden, içtiğinden. Sen, bakacaksan aç, sefil bıraktığın milletin haline bakacaksın. Bir dediğin, bir dediğini tutmuyor. Hani açlık yoktu, sefalet yoktu? Bunların sarayın şatafatından başları dönmüş. Ne dediklerini bilmiyorlar, bunlar milletten kopmuşlar.
‘Taahhüdünü yerine getiremeyen müteahhit evvel reklam verir hava basar’
Erdoğan, ülkemizi daha evvel istihdamsız büyüme ile tanıştırmıştı; artık de fakirleştiren büyüme ile tanıştırdı. Erdoğan şahsım rejiminin iş başı yapmasıyla, emeğin ulusal gelirden aldığı hisse, tepetaklak çakıldı. 2022’nin birinci üç ayında, işgücü ödemelerinin, yani işçilerin, ulusal gelirden aldığı hisse, yüzde 25 ile tarihi düşük düzeylere gerilemiş. Birebir periyotta, sermayenin ulusal gelirden aldığı hisse ise, yüzde 67 ile rekor kırmış. Zengini daha da zenginleştiren, fakiri daha da fakirleştiren bu türlü bir hükümete, zalim denmez de ne denir? Biz ‘ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen’ diyen bir gelenekten geliyoruz. İktidarımızda bu zulme de biz son vereceğiz. Hak edene hakkını kesinlikle vereceğiz. Bu kifayetsiz zalimlerin elinde geçen her gün, Türkiye’miz global yarışta da yer kaybediyor. Dolar cinsinden ulusal gelirimiz, 2008’den bu yana, yerinde sayıp, duruyor. Dolar cinsinden ulusal gelir, 2022’nin birinci üç ayında, tekrar 800 milyar dolar sonunun altına düşerek, 794 milyar dolar oldu. Yılın ikinci üç ayında da düşüşün süreceği anlaşılıyor. Global rekabette yerinde saymak, global yarışı kaybetmektir. Ülkemizi, ‘dünyada en büyük birinci 10 iktisat ortasına sokmaya’ kelam verdiler ancak ulusal gelirimizi 14 yıl boyunca yerinde saydırdılar. Sonunda ülkemizi, en büyük 20 iktisat liginden düşürdüler. Millete taahhütlerini yerine getiremeyenler, hala ne yapsalar tutturamayacakları 2023 gayelerini, sayıklayıp duruyorlar. Taahhüdünü yerine getiremeyen müteahhit ne yapar? Evvel reklam verir hava basar. Sonra işi bırakır. Kaçar. Bunlar da birebirini yapacak.
10 unsurluk reçete
Enflasyon canavarını bitirmemiz gerekiyor. Milletimizin aşını, işini küçülten, yatırımların önünü kesen bu en büyük halk düşmanının, işini bitirmek için reçeteyi Tekirdağ’dan veriyoruz. Bir, Merkez Bankası’nın başına derhal liyakatli bir ismi atayacağız. Bankayı siyasetin müdahalesinden kurtaracağız. Bankanın araç bağımsızlığına asla müdahale etmeyeceğiz. İki, iktisatta kral değil, kural olacak. Ekonomik ve Toplumsal Kurul derhal toplanacak. Devlette liyakati ve adaleti sağlayacağız. Rüşvetçileri, beytülmale el uzatanları, yolsuzluk yapanları, tüyü bitmedik yetimin hakkını yiyenleri, devlet idaresinden hızla uzaklaştıracağız. Stratejik Planlama Teşkilatı’nı süratle kuracağız. Ülkenin en yetenekli takımları burada toplanacak. İktisadın gerçek fotoğrafı çekeceğiz, tahlil planları da süratle çıkaracağız. Üç; kamu özel iş birliği projelerinde, dövizle belirlenen tarifeleri ve gelir garantilerini, acilen Türk lirasına çevireceğiz. Gerekirse bu projelerin işletme haklarını, hukuk çerçevesinde kamuya geri alacağız. Dört, dünya standartlarında bir Kamu İhale Yasası çıkaracağız. Yapılan büyük ihalelerin maliyetini ve verilen garantileri tek tek açıklayacağız. Beş; bütçe disiplinini sağlayan mali çapaları tekrar güçlendireceğiz. Gerekirse yeni mali çapaları getireceğiz. Varlık Fonu’nu derhal kaldıracağız. TBMM’de Kesin Hesap Kurulu kuracağız. Sayıştay kontrolünü milletlerarası standartlara çıkaracağız. Altı; ülkemizin üretken kapasitesini ve verimliliği arttıracağız. Gençlerimizi dünya standartlarının üstünde eğiteceğiz. Dijital alt yapıyı süratle güçlendireceğiz. Teşvik siyasetini, endüstricinin katma bedeli yüksek eser üreteceği, noktalara taşımak için kullanacağız. Yüksek teknoloji içeren, yeşil mutabakata uyumlu, dijital dönüşümü kolaylaştıracak yatırımları teşvik edeceğiz. Bu kapsamdaki direkt sermaye yatırımlarını destekleyeceğiz. Güç arz güvenliğini, pak ve ucuz güce erişimi sağlayacağız. Bu çerçevede, yerli ve yenilenebilir güce öncelik vereceğiz. İthal güçte tedarikçileri çeşitlendireceğiz. Yedi, kamu bankalarının kaynaklarının yandaşa, rant projelerine aktarılmasına derhal son vereceğiz. Ziraat Bankası yalnızca çiftçiye, Halk Bankası da yalnızca esnafa avantajlı kredi sağlayacak. Sekiz, besinde arz güvenliğini sağlayacağız. Kendi kendimize yeterliliği gerçekleştireceğiz. Planlama ve çiftçiye takviye tedbirlerini alacağız. Çiftçiye elektik, gübre, yem üzere girdileri ucuza vereceğiz. Taban fiyatı, maliyet artı makul kârı karşılayacak halde evvelce açıklayacağız. Çiftçinin kullandığı elektrikte tüm vergi ve ek kalemleri kaldıracağız. Kuracağımız güneş gücü tesislerinin üreteceği enerjiyi, çiftçi Kooperatiflerine fiyatsız vereceğiz. Bankalarda ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde, takibe düşmüş çiftçi borçlarında faizleri derhal sileceğiz. Kredilerin geri ödemelerini altı ay erteleyeceğiz. Ziraî üretimde kullanılan mazottan ÖTV almayacağız. Dokuz, derhal bir genelge çıkararak devlette israfa son vereceğiz. İsraf genelgesiyle, devlet millete örnek olacak. Bu suretle bütçede yarattığımız imkânları, dar gelirli ve dezavantajlı bölümlerin rahatlatılması için kullanacağız. Aile Takviyeleri Sigortası’nı süratle hayata geçireceğiz. On, ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Programı’ ortaklarımızla uygulamaya koyacağız. Kozmik adalet, hukukun üstünlüğü, tabir ve teşebbüs özgürlüğü normlarını yakalamış, güçlü bir demokrasiyle taçlandırılmış, ikinci yüzyılın Türkiye’sini beraberce inşa edeceğiz.”
‘Hodri meydan’
Öztrak, açıklamalarının akabinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yüreği yetip aday olacak mı” sözlerinin sorulması üzerine “Genel Liderimiz en hoş karşılığı verdi. Hodri meydan. Seçimi ilan edin, adayımızı görün… Genel Liderimizin Erdoğan’a sorduğu sorular var. Yanıtları bekliyoruz” dedi.
‘İşleri güçleri makyaj’
Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin “Enflasyon düşüş eğilimine girmiştir” kelamlarına Öztrak, “Sayın Bakan Nebati’nin her açıklaması üzere bu açıklaması da insanları kahkahalarla güldürecek bir açıklama. Bunu diyerek TÜİK’te fiyattan sorumlu yöneticiyi değiştirmelerinin esbabı mucibesini de açıklamış oldu. Bunları geçsin, Bakan Nebati. Fiyatları gösteren husus sepetini neden açıklamadıklarını söyleyiversin. İşleri güçleri makyaj… Enflasyon sayıları ile oynamak, emekli, fiyatlı, memurun hakkına el uzatmaktır” dedi.
‘Suriye’den gelecek sığınmacıları kurtuluş olarak görüyorlar’
AKP Kayseri Milletvekili Hülya Nergis’in “Türkiye mültecilerin hem şahsen cazibe merkezi hem de bir uğrak yeri” tabirleri ve patronların Suriyeli eleman istihdam etmesine yönelik soru üzerine Öztak, şunları söyledi:
“Sığınmacılar konusu açıldığı vakit ensar-muhacir edebiyatı yapanların, başında ne var bu açıklamayla bir kez daha ortaya çıktı. Bunların kederi ensar- muhacir değilmiş. Bunların kaygısı bu ülkeye gelen insanları ucuz emek olarak kullanmıştır. Bu ülkede 8 milyon 357 milyon yurttaşımız insan işsiz. 96 ülkenin nüfusundan fazla. Saray, ucuz emek arzını artırmak için sığınmacıları kullanıyor. Bu niteliksiz emek arzındaki bu artış, ülkemizdeki teknoloji kullanım düzeyini düşünüyor. Bu ülkeyi yönetenler, Suriye’den gelecek sığınmacıları iktisat için kurtuluş olarak görüyorlar. Böyleyse zati bunların ekonomiyi yöneltme kabiliyetleri bitmiştir. Bu fikirlerin sahipleri o koltuklarında bir dakika oturmamalıdır. Millete verdikleri ziyan büyüyor.”
