HDP Eş Genel Lideri Pervin Buldan, bugün HDP Şanlıurfa Vilayet Kongresi’ndeki konuşmasında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Buldan, AKP ve HDP ortasında yeni bir tahlil süreci yürütüleceği argümanına ait de açıklama yaparak “Biz, AKP ile hiçbir bahiste rastgele bir mutabakat yapmadık, yapmayız. AKP ile muahede yapanlar bellidir” dedi.
Gelecek seçimde Kürtlerin takviyesini almayan kimsenin iktidar olamayacağını söyleyen Buldan, “Bu ülkede Kürtleri kim inkar ederse, Kürtlerin haklarını kim tanımazsa, lisanlarını kim yasaklarsa onun bir kere daha iktidara gelme talihi yoktur, olamaz” dedi.
‘Üçüncü yol vardır’
“Sizler de uygun biliyorsunuz ki bilhassa bu ülkeyi yönetenler, bu ışığı söndürmek için büyük bir uğraş içine girdiler, çok uğraştılar, HDP’nin Türkiye halklarına ve toplumuna verdiği umudu, yaydığı ışığı, verdiği hamaseti kırmak ve engellemek için her türlü yolu denediler, denemeye de devam ediyorlar. Onlar istiyorlar ki Türkiye toplumu karanlıkta kalsın, umutlar kırılsın, cüret olmasın, kararlılık olmasın, onlar kendi iktidarlarını bu halde ayakta tutsunlar” diyen Buldan, “Biz de ‘Başka bir ömür mümkündür’ diyoruz, zira artık HDP vardır, HDP’nin fikriyatı ve çizdiği üçüncü yol vardır” diye konuştu.
‘Onlar, cezaevinde rehine olarak tutuluyorlar’
Bir siyasi partinin yönetici ve üyelerinin yarısının cezaevinde olduğu diğer bir ülkenin olmadığını söyleyen Buldan, “HDP’nin yöneticilerinin, milletvekillerinin, belediye eş liderlerinin ve parti üyelerinin, partimize selam veren insanların cezaevinde olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz. Fakat artık yalnızca HDP’liler değil, bu ülkede barış, demokrasi, özgürlük isteyenler, ülkenin refaha kavuşmasını isteyenler cezaevindeler. Barış akademisyenleri, Seyahat davasında yargılananlar, milletvekilleri, belediye eş liderleri ve bu toplumun itimat duyduğu birçok kesitin bugün cezaevinde olduğu gerçeğini hepimiz çok âlâ biliyoruz. Onlar; cezaevinde rehine olarak tutuluyorlar, bunu da herkesin bilmesinde yarar var” sözlerini kullandı.
‘Ülkeyi yönetenler halk üzerinde oyunlar devreye koymaya çalışıyor’
HDP’nin en bariz ve belirleyici olduğu bir devirde olunduğunu savunan Buldan, tüm gözlerin HDP’nin üzerinde olduğu bir devirden geçildiğini söyledi. Buldan, “Çünkü seçimler yaklaşıyor, zira bu ülkeyi yönetenlerin bir defa daha iktidara gelmek için yeni komplolar, öbür diğer spekülasyonlar ve bu halk üzerinde oynanacak oyunları devreye koymaya çalıştığını biliyoruz. Bir sefer daha söylüyoruz; HDP olmadan gelecek olmaz, siyaset olmaz, parlamento olmaz. HDP olmadan yeni bir ömür asla olmaz. Biz, bu anlayışla yeni periyoda hazırlanıyoruz” dedi.
‘Bir iflas süreci başlamıştır’
AKP içinde büyük kırılmalar, uyuşmazlıklar ve çatlakların yaşandığını belirten Buldan, “Cumhur İttifakı’nın içinde de Millet İttifakı’nın içinde de büyük uyuşmazlıkların, çatlakların olduğuna her gün tanıklık ediyoruz. Pekala niçin bu türlü ayrışma yoluna gidiliyor? Bu ülkede Kürtleri kim inkar ederse, Kürtlerin haklarını kim tanımazsa, lisanlarını kim yasaklarsa onun bir defa daha iktidara gelme talihi yoktur, olamaz. İşte AKP’nin şu anda yaşadığı bütün bu uyuşmazlıkların sebebinin Kürtlere yaklaşım olduğunu çok âlâ bilmeliler. Kürt halkının kimliğini inkar edenler, Kürt halkının demokratik siyaset yapmasının önünde mahzur olanlar, Kürtleri cezaevine koyanlar, parlamentonun dışına atmak isteyenler hiçbir vakit başarılı olmadı, bundan sonra da olamayacaktır. Görüyoruz, bir iflas süreci başlamıştır. Bu durum, AKP’yi çürütmeye, çökmeye ve siyasi arenanın dışına gerçek götürüyor” diye konuştu.
“Bu ülkede yalnızca Kürtlerle ilgili değil, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını tanımayan, bayanların eşitlik talebini görmeyen, çocukların ve gençlerin geleceğe umutla bakmasını engelleyen, farklı inançların, lisanların önüne mahzur olarak çıkanların bu ülkede artık yeri yoktur” diyen Buldan kelamlarına şöyle devam etti:
‘Kaynakları 5’li çetesine aktaran bir iktidarla karşı karşıyayız’
“Bunlardan biri de AKP’dir. Bugün Türkiye halkları açlık, yoksulluk, sefalet ve ekonomik kriz ile uğraşıyor. Ülkeyi bu hale getiren, halklara açlığı reva gören, işsizliği ve yoksulluğu reva gören AKP iktidarının artık miadının dolduğunu bu kürsüden bir sefer daha söz etmek istiyorum. Ekonomiyi bu seviyeye getiren AKP iktidarı, ekonomik, toplumsal ve siyasal manada artık çökmüş olarak karşımızda duruyor. İktisadın ne halde olduğunu, topluma nasıl bir geri dönüşü olduğunu Urfa halkı çok uygun biliyor. Sizler, ekonomik krizi en derin yaşayan bir halksınız. Urfa halkının, Harran Ovası başta olmaz üzere, verimli kaynaklarının yanlış kullanılması sebebiyle ekonomik krizi yaşamasına sebep olan bu iktidardır. Bu topraklar yalnızca Urfa’ya değil, Türkiye’ye değil, bütün Orta Doğu’ya yetecek verimliliğe sahipken kaynakları 5’li çetesine aktaran bir iktidarla karşı karşıyayız.
‘AKP zihniyeti meseleleri güvenlikçi siyasetlerle çözmeyi tercih ediyor’
Urfa halkı, seçimlerde bunun hesabını AKP’den soracak ve AKP’yi Urfa’da artık birinci parti olmaktan çıkaracaktır. Artık Urfa’da birinci parti HDP’dir. Urfa, artık mor rengine bürünmüştür. Mor, HDP’nin, bayanların rengidir, Türkiye halklarının rengidir. Anketlerde Urfa, artık mora bürünmüştür muştusunu burada sizlere vermek istiyorum. Sıkıntıların tahlilinde diyalog ve müzakerenin değerli oluğunu her fırsatta söyledik, bir sefer daha tabir etmek isterim. Lakin AKP zihniyeti, problemleri diyalog ve müzakere dışında operasyon ve güvenlikçi siyasetlerle çözme yolunu tercih ediyor. Bunu tercih etmelerinin nedeninin de elbette bir sefer daha iktidar olabilme ve kendi koltuklarını sağlama alma zihniyetinden kaynaklandığını biliyoruz.
‘Sanki AKP ile HDP, kapalı kapılar gerisinde bir ortaya geliyor’
Son günlerde yazılan çizilen, medyada konuşulan bir şey var. O da yeni bir tahlil sürecinin başlayıp başlamama problemi. Güya AKP ve HDP ortasında zımnî bir muahede varmış üzere çokça konuşulan bir periyot. Güya AKP ile HDP, kapalı kapılar arkasında bir ortaya geliyor, Öcalan ile bir görüşme yapıyor ve kamuoyundan gizleniyor üzere yansıtılmaya çalışılıyor.
‘Biz, AKP ile hiçbir bahiste rastgele bir mutabakat yapmadık, yapmayız’
Şunu bilhassa söz etmek isterim. Biz, AKP ile hiçbir bahiste rastgele bir muahede yapmadık, yapmayız. AKP ile mutabakat yapanlar belirlidir. Milletvekillerimizin dokunulmazlığının kaldırılmasında AKP ile birlikte ellerini havaya kaldıranlar, AKP’nin ortaklarıdır. Tezkerelerde AKP ile birlikte ‘evet’ oyu kullananlar, AKP’nin ortaklarıdır. AKP’nin bütün hukuksuzluklarının altına imza atanlar, AKP’nin her türlü hukuksuzluğunun yanında boncuk üzere dizilenler, AKP’nin gerçek ortaklarıdır.
‘Biz, ne yapacaksak sizlerle birlikte yapacağız’
Biz, barış sorununda samimiyiz; ülkeye barışın gelmesi, barışın bu coğrafyada karar sürmesi için çok samimi, çok hamasetli ve çok haklı bir gayret sürdürüyoruz. Zira barış, bizim programımızdır, gayretimizdir, unsurumuzdur. Şunu da açık yüreklilikle tabir etmek isterim ki Türkiye’de barışa, demokrasiye, insan hakları ve adalete dair AKP iktidarının rastgele bir biçimde adım atmadığını da biliyoruz. Bunun için hiç kimse HDP’yi suçlamasın. Hiç kimse, HDP’nin Türkiye halklarına karşın, Kürtlere karşın farklı bir yol ve yol izleyeceğini düşünmesin. Biz, ne yapacaksak sizlerle birlikte yapacağız. Biz, ne yapacaksak, ne karar alacaksak sizlerle birlikte alacağız.
‘Şenyaşar ailesine bir vicdan ve özür borcunuz var’
Bu ülkenin Kürt probleminin demokratik usullerle çözülmesine, adalete büyük muhtaçlığı var. İşte Emine Şenyaşar annenin adalet çığlığını duymayan vicdanlara bir kere daha seslenmek isterim. Sizin, Şenyaşar ailesine bir vicdan ve özür borcunuz var. Şenyaşar ailesinden özür dilemek zorundasınız, talep ettiği hakları vermek zorundasınız. Bu anne, adalet çığlığı atıyor, feryat figan eşi ve çocuklarının katillerinin yargılanmasını istiyor, adalet istiyor. Bundan da kimsenin kuşkusu olmasın. Biz, kendi gayretiyle bu adaleti kesinlikle Emine Şenyaşar annemize vereceğiz, kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkede adalet arayan yalnızca Emine Şenyaşar annemiz değil, bir sefer daha gözaltına alınan Cumartesi Annelerine, Seyahat’te çocuklarını yitiren annelere, Suruç katliamında çocuklarını yitiren ailelere, Roboski ve bütün katliamlarda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine bir borcumuz var, adalet borcumuz var, vicdan borcumuz var. O adalet ve vicdan borcunu ödemekle yükümlüyüz. Bu çabayı sonuna kadar götüreceğiz.
‘HDP, kumpas davaları ile yıkılacak bir parti değil’
Şimdi, birlikte yol yürümenin vaktidir, çabayı büyütmenin ve büyük direnmenin vaktidir. Zira bu ülkeyi yönetenler, bu ülkeye büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, hukuksuzluklar yaptılar. HDP, kumpas ve adalet davaları ile yıkılacak, taviz verecek bir parti değildir. Önümüze getirilen bütün davalardan haklı olarak çıkacağız. Hem HDP kapatma davasını hem de Kobani kumpas davasını karşımıza çıkardılar. Bunu da bilsinler ki bu davalarda bizler kazanacağız. Nasıl ki Kobani düşmedi, düşmeyecek; HDP de düşmedi ve düşmeyecek, bundan hiç kimsenin derdi da kuşkusu da olmasın.
Ankara’da 3 Temmuz’da kongre
3 Temmuz’da Ankara’da büyük kongremizi gerçekleştireceğiz. Büyük kongremizde bir defa daha adalete olan itimadımızı, barışa olan muhtaçlığı, özgürlüklere olan gereksinimi daima birlikte kongre salonumuzdan haykıracağız. Urfa’dan büyük bir iştirakin olacağını, sizin de katkı ve emeğinizin olacağını biliyoruz. 3 Temmuz Ankara’da bir kere daha ülkeyi yönetenlere, bizi yok sayanlara ve inkar edenlere bir sefer daha ‘buradayız, ayaktayız, yıkılmadık, gayrete devam’ diyeceğiz. Artık bugün burada, Urfa vilayet örgütümüzün kongresinde yeni bir idare seçilecek. Şimdiye kadar emek veren, bu çabaya büyük emekleri ve bedelleri olan vilayet liderlerimiz başta olmak üzere herkese farklı başka tek tek teşekkür etmek istiyorum. Yeni seçilecek olan arkadaşlarıma da bu şiddetli misyonda bizimle yol yürüyecekleri, bu gayrete katkı sunacakları için bilhassa kendilerine üstün muvaffakiyetler diliyorum. Hepimizin yolu açık olsun, kesinlikle kazanacağımızı, büyük bir zaferle büyük barışı bu ülkeye getireceğimizi herkesin bilmesini istiyorum.”
HDP Eş Genel Lideri Pervin Buldan, bugün HDP Şanlıurfa Vilayet Kongresi’ndeki konuşmasında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Buldan, AKP ve HDP ortasında yeni bir tahlil süreci yürütüleceği argümanına ait de açıklama yaparak “Biz, AKP ile hiçbir bahiste rastgele bir mutabakat yapmadık, yapmayız. AKP ile muahede yapanlar bellidir” dedi.
Gelecek seçimde Kürtlerin takviyesini almayan kimsenin iktidar olamayacağını söyleyen Buldan, “Bu ülkede Kürtleri kim inkar ederse, Kürtlerin haklarını kim tanımazsa, lisanlarını kim yasaklarsa onun bir kere daha iktidara gelme talihi yoktur, olamaz” dedi.
‘Üçüncü yol vardır’
“Sizler de uygun biliyorsunuz ki bilhassa bu ülkeyi yönetenler, bu ışığı söndürmek için büyük bir uğraş içine girdiler, çok uğraştılar, HDP’nin Türkiye halklarına ve toplumuna verdiği umudu, yaydığı ışığı, verdiği hamaseti kırmak ve engellemek için her türlü yolu denediler, denemeye de devam ediyorlar. Onlar istiyorlar ki Türkiye toplumu karanlıkta kalsın, umutlar kırılsın, cüret olmasın, kararlılık olmasın, onlar kendi iktidarlarını bu halde ayakta tutsunlar” diyen Buldan, “Biz de ‘Başka bir ömür mümkündür’ diyoruz, zira artık HDP vardır, HDP’nin fikriyatı ve çizdiği üçüncü yol vardır” diye konuştu.
‘Onlar, cezaevinde rehine olarak tutuluyorlar’
Bir siyasi partinin yönetici ve üyelerinin yarısının cezaevinde olduğu diğer bir ülkenin olmadığını söyleyen Buldan, “HDP’nin yöneticilerinin, milletvekillerinin, belediye eş liderlerinin ve parti üyelerinin, partimize selam veren insanların cezaevinde olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz. Fakat artık yalnızca HDP’liler değil, bu ülkede barış, demokrasi, özgürlük isteyenler, ülkenin refaha kavuşmasını isteyenler cezaevindeler. Barış akademisyenleri, Seyahat davasında yargılananlar, milletvekilleri, belediye eş liderleri ve bu toplumun itimat duyduğu birçok kesitin bugün cezaevinde olduğu gerçeğini hepimiz çok âlâ biliyoruz. Onlar; cezaevinde rehine olarak tutuluyorlar, bunu da herkesin bilmesinde yarar var” sözlerini kullandı.
‘Ülkeyi yönetenler halk üzerinde oyunlar devreye koymaya çalışıyor’
HDP’nin en bariz ve belirleyici olduğu bir devirde olunduğunu savunan Buldan, tüm gözlerin HDP’nin üzerinde olduğu bir devirden geçildiğini söyledi. Buldan, “Çünkü seçimler yaklaşıyor, zira bu ülkeyi yönetenlerin bir defa daha iktidara gelmek için yeni komplolar, öbür diğer spekülasyonlar ve bu halk üzerinde oynanacak oyunları devreye koymaya çalıştığını biliyoruz. Bir sefer daha söylüyoruz; HDP olmadan gelecek olmaz, siyaset olmaz, parlamento olmaz. HDP olmadan yeni bir ömür asla olmaz. Biz, bu anlayışla yeni periyoda hazırlanıyoruz” dedi.
‘Bir iflas süreci başlamıştır’
AKP içinde büyük kırılmalar, uyuşmazlıklar ve çatlakların yaşandığını belirten Buldan, “Cumhur İttifakı’nın içinde de Millet İttifakı’nın içinde de büyük uyuşmazlıkların, çatlakların olduğuna her gün tanıklık ediyoruz. Pekala niçin bu türlü ayrışma yoluna gidiliyor? Bu ülkede Kürtleri kim inkar ederse, Kürtlerin haklarını kim tanımazsa, lisanlarını kim yasaklarsa onun bir defa daha iktidara gelme talihi yoktur, olamaz. İşte AKP’nin şu anda yaşadığı bütün bu uyuşmazlıkların sebebinin Kürtlere yaklaşım olduğunu çok âlâ bilmeliler. Kürt halkının kimliğini inkar edenler, Kürt halkının demokratik siyaset yapmasının önünde mahzur olanlar, Kürtleri cezaevine koyanlar, parlamentonun dışına atmak isteyenler hiçbir vakit başarılı olmadı, bundan sonra da olamayacaktır. Görüyoruz, bir iflas süreci başlamıştır. Bu durum, AKP’yi çürütmeye, çökmeye ve siyasi arenanın dışına gerçek götürüyor” diye konuştu.
“Bu ülkede yalnızca Kürtlerle ilgili değil, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını tanımayan, bayanların eşitlik talebini görmeyen, çocukların ve gençlerin geleceğe umutla bakmasını engelleyen, farklı inançların, lisanların önüne mahzur olarak çıkanların bu ülkede artık yeri yoktur” diyen Buldan kelamlarına şöyle devam etti:
‘Kaynakları 5’li çetesine aktaran bir iktidarla karşı karşıyayız’
“Bunlardan biri de AKP’dir. Bugün Türkiye halkları açlık, yoksulluk, sefalet ve ekonomik kriz ile uğraşıyor. Ülkeyi bu hale getiren, halklara açlığı reva gören, işsizliği ve yoksulluğu reva gören AKP iktidarının artık miadının dolduğunu bu kürsüden bir sefer daha söz etmek istiyorum. Ekonomiyi bu seviyeye getiren AKP iktidarı, ekonomik, toplumsal ve siyasal manada artık çökmüş olarak karşımızda duruyor. İktisadın ne halde olduğunu, topluma nasıl bir geri dönüşü olduğunu Urfa halkı çok uygun biliyor. Sizler, ekonomik krizi en derin yaşayan bir halksınız. Urfa halkının, Harran Ovası başta olmaz üzere, verimli kaynaklarının yanlış kullanılması sebebiyle ekonomik krizi yaşamasına sebep olan bu iktidardır. Bu topraklar yalnızca Urfa’ya değil, Türkiye’ye değil, bütün Orta Doğu’ya yetecek verimliliğe sahipken kaynakları 5’li çetesine aktaran bir iktidarla karşı karşıyayız.
‘AKP zihniyeti meseleleri güvenlikçi siyasetlerle çözmeyi tercih ediyor’
Urfa halkı, seçimlerde bunun hesabını AKP’den soracak ve AKP’yi Urfa’da artık birinci parti olmaktan çıkaracaktır. Artık Urfa’da birinci parti HDP’dir. Urfa, artık mor rengine bürünmüştür. Mor, HDP’nin, bayanların rengidir, Türkiye halklarının rengidir. Anketlerde Urfa, artık mora bürünmüştür muştusunu burada sizlere vermek istiyorum. Sıkıntıların tahlilinde diyalog ve müzakerenin değerli oluğunu her fırsatta söyledik, bir sefer daha tabir etmek isterim. Lakin AKP zihniyeti, problemleri diyalog ve müzakere dışında operasyon ve güvenlikçi siyasetlerle çözme yolunu tercih ediyor. Bunu tercih etmelerinin nedeninin de elbette bir sefer daha iktidar olabilme ve kendi koltuklarını sağlama alma zihniyetinden kaynaklandığını biliyoruz.
‘Sanki AKP ile HDP, kapalı kapılar gerisinde bir ortaya geliyor’
Son günlerde yazılan çizilen, medyada konuşulan bir şey var. O da yeni bir tahlil sürecinin başlayıp başlamama problemi. Güya AKP ve HDP ortasında zımnî bir muahede varmış üzere çokça konuşulan bir periyot. Güya AKP ile HDP, kapalı kapılar arkasında bir ortaya geliyor, Öcalan ile bir görüşme yapıyor ve kamuoyundan gizleniyor üzere yansıtılmaya çalışılıyor.
‘Biz, AKP ile hiçbir bahiste rastgele bir mutabakat yapmadık, yapmayız’
Şunu bilhassa söz etmek isterim. Biz, AKP ile hiçbir bahiste rastgele bir muahede yapmadık, yapmayız. AKP ile mutabakat yapanlar belirlidir. Milletvekillerimizin dokunulmazlığının kaldırılmasında AKP ile birlikte ellerini havaya kaldıranlar, AKP’nin ortaklarıdır. Tezkerelerde AKP ile birlikte ‘evet’ oyu kullananlar, AKP’nin ortaklarıdır. AKP’nin bütün hukuksuzluklarının altına imza atanlar, AKP’nin her türlü hukuksuzluğunun yanında boncuk üzere dizilenler, AKP’nin gerçek ortaklarıdır.
‘Biz, ne yapacaksak sizlerle birlikte yapacağız’
Biz, barış sorununda samimiyiz; ülkeye barışın gelmesi, barışın bu coğrafyada karar sürmesi için çok samimi, çok hamasetli ve çok haklı bir gayret sürdürüyoruz. Zira barış, bizim programımızdır, gayretimizdir, unsurumuzdur. Şunu da açık yüreklilikle tabir etmek isterim ki Türkiye’de barışa, demokrasiye, insan hakları ve adalete dair AKP iktidarının rastgele bir biçimde adım atmadığını da biliyoruz. Bunun için hiç kimse HDP’yi suçlamasın. Hiç kimse, HDP’nin Türkiye halklarına karşın, Kürtlere karşın farklı bir yol ve yol izleyeceğini düşünmesin. Biz, ne yapacaksak sizlerle birlikte yapacağız. Biz, ne yapacaksak, ne karar alacaksak sizlerle birlikte alacağız.
‘Şenyaşar ailesine bir vicdan ve özür borcunuz var’
Bu ülkenin Kürt probleminin demokratik usullerle çözülmesine, adalete büyük muhtaçlığı var. İşte Emine Şenyaşar annenin adalet çığlığını duymayan vicdanlara bir kere daha seslenmek isterim. Sizin, Şenyaşar ailesine bir vicdan ve özür borcunuz var. Şenyaşar ailesinden özür dilemek zorundasınız, talep ettiği hakları vermek zorundasınız. Bu anne, adalet çığlığı atıyor, feryat figan eşi ve çocuklarının katillerinin yargılanmasını istiyor, adalet istiyor. Bundan da kimsenin kuşkusu olmasın. Biz, kendi gayretiyle bu adaleti kesinlikle Emine Şenyaşar annemize vereceğiz, kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkede adalet arayan yalnızca Emine Şenyaşar annemiz değil, bir sefer daha gözaltına alınan Cumartesi Annelerine, Seyahat’te çocuklarını yitiren annelere, Suruç katliamında çocuklarını yitiren ailelere, Roboski ve bütün katliamlarda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine bir borcumuz var, adalet borcumuz var, vicdan borcumuz var. O adalet ve vicdan borcunu ödemekle yükümlüyüz. Bu çabayı sonuna kadar götüreceğiz.
‘HDP, kumpas davaları ile yıkılacak bir parti değil’
Şimdi, birlikte yol yürümenin vaktidir, çabayı büyütmenin ve büyük direnmenin vaktidir. Zira bu ülkeyi yönetenler, bu ülkeye büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, hukuksuzluklar yaptılar. HDP, kumpas ve adalet davaları ile yıkılacak, taviz verecek bir parti değildir. Önümüze getirilen bütün davalardan haklı olarak çıkacağız. Hem HDP kapatma davasını hem de Kobani kumpas davasını karşımıza çıkardılar. Bunu da bilsinler ki bu davalarda bizler kazanacağız. Nasıl ki Kobani düşmedi, düşmeyecek; HDP de düşmedi ve düşmeyecek, bundan hiç kimsenin derdi da kuşkusu da olmasın.
Ankara’da 3 Temmuz’da kongre
3 Temmuz’da Ankara’da büyük kongremizi gerçekleştireceğiz. Büyük kongremizde bir defa daha adalete olan itimadımızı, barışa olan muhtaçlığı, özgürlüklere olan gereksinimi daima birlikte kongre salonumuzdan haykıracağız. Urfa’dan büyük bir iştirakin olacağını, sizin de katkı ve emeğinizin olacağını biliyoruz. 3 Temmuz Ankara’da bir kere daha ülkeyi yönetenlere, bizi yok sayanlara ve inkar edenlere bir sefer daha ‘buradayız, ayaktayız, yıkılmadık, gayrete devam’ diyeceğiz. Artık bugün burada, Urfa vilayet örgütümüzün kongresinde yeni bir idare seçilecek. Şimdiye kadar emek veren, bu çabaya büyük emekleri ve bedelleri olan vilayet liderlerimiz başta olmak üzere herkese farklı başka tek tek teşekkür etmek istiyorum. Yeni seçilecek olan arkadaşlarıma da bu şiddetli misyonda bizimle yol yürüyecekleri, bu gayrete katkı sunacakları için bilhassa kendilerine üstün muvaffakiyetler diliyorum. Hepimizin yolu açık olsun, kesinlikle kazanacağımızı, büyük bir zaferle büyük barışı bu ülkeye getireceğimizi herkesin bilmesini istiyorum.”
