Yalova’da bir dini küme tarafından kurulan Kamiller İlim, Kültür ve Etraf Vakfı geçen yıl eylül ayında bünyesinde Halil Bağlı Talebe Yurdu’nu açtı. Ruhsatsız yurtta 20’yi aşkın ortaokul öğrencisi kabul edildi. Öğrenci başına da en az 20 bin TL alındı.
Bu yurtta kalan bir çocuğun ise Kuran ve Türkçe dersi veren 26 yaşındaki M.Z. tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını İsmail Saymaz haberiyle Türkiye’ye duyurdu.
Olaya tüm ülkeden reaksiyonlar yükselirken Eğitim-Sen, SES, Eğitim-İş, BES, CHP, HDP ve yurttaşlar da olayın yaşandığı yurdun önünde basın açıklaması yaparak “Çocuklara yönelik her türlü istismarın önüne geçilmesinin bir devlet siyaseti olarak benimsenmesi ve toplumsal nedenler ile istismara yer sunan tüm aktörlerin ortadan kaldırılması için toplumsal seferberlik ilan edilmesi gerekmektedir” dedi.
Açıklamayı topluluk ismine okuyan Bayan Meclisleri’nden Sinem Akyürek, “İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fesheden iktidar, bayanı ve çocuğu korumakta sınıfta kalmıştır. Mukavele uygulanmadığı için bayana ve çocuğa yönelik şiddet her geçen gün daha da artmıştır” sözlerini kullandı.
Açıklamada şu tabirler yer aldı:
Çocuklarımıza yönelik her cins istismar hadisesini büyük bir hüzün ve kaygı ile izlemekteyiz. Son olarak vilayetimizde Yalova’da bir dini küme tarafından kurulan Kamiller İlim, Kültür ve Etraf Vakfı’nın geçen yıl eylül ayında Halil Bağlı Talebe Yurdu’nu açtığını ve yurdun ruhsatı bulunmamasına karşın 20’yi aşkın ortaokul öğrencisinin olduğunu ve 12 yaşında bir çocuğa cinsel atakta bulunulduğunu öğrendik.
Çocukların ağır bir halde cinsel ve fizikî şiddete maruz kalıyor oluşu maalesef ki, son yıllarda ülkemiz açısından aşina olduğumuz bir bahse dönüştü.
‘Cinsel istismarlar son 10 yılda yüzde 700 arttı’
Çocukların cinsel ve fizikî istismarı yalnızca kınama açıklamaları ile geçiştirilemeyecek kadar kıymetli olduğu üzere münferit kabul edilerek ya da nedenlerini yok sayarak yalnızca sonuca odaklanan çağ dışı ceza teklifleri ile önlemeyecek toplumsal bir probleme dönüşmüştür. Çünkü ülkemizde çocuklara yönelik istismar olayları son 10 yılda yüzde 700 artmıştır. Ülkemizin dört bir yanındaki adliyelerde her yıl on binlerce çocuğa yönelik cinsel istismar davaları açılmaktadır.
Çocuk Bakanlığı talebi
Çocuklara yönelik her türlü istismarın önüne geçilmesinin bir devlet siyaseti olarak benimsenmesi ve toplumsal nedenler ile istismara yer sunan tüm aktörlerin ortadan kaldırılması için toplumsal seferberlik ilan edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda öncelikle Mecliste Çocuk Bakanlığının kurulması, çocukların üstün faydasının temel alındığı yasal düzenlemelerin yapılması, yetişkin ve çocuk eğitiminin gözden geçirilmesi, farkındalık yaratılması için projeler geliştirilmesi, çocuklara ve bayanlara yönelik her türlü cinsiyetçi telaffuzun terk edilmesi, bu husustaki her telaffuz ilgilisinin cezalandırılması, istismar davalarında istismarcı ile birlikte istismara taban hazırlayan ve istismarı gizleyen bireylerin yargılanması, yargılamanın çocuğun beyanın temel alınarak ve verilecek cezalarda indirimler yapılmadan ve tekrar cezasızlık halinin ortaya çıkmasına pürüz olarak yargılamanın kısa müddette sonuçlanması gerekmektedir.
‘Kadına ve çocuğa yönelik şiddet politiktir’
Kadını ve çocuğu koruyamayan devlet, cezasızlık siyasetleri ile olayın faillerine kollayıcı zırh olmakta, failleri cesaretlendirmekte ve her geçen gün çocuğa ve bayana yönelik cinsel, fizikî ve ruhsal hücumların olmasına taban hazırlamaktadır. Meğer bizler bir sefer daha hatırlatmakta yarar görüyoruz: ÇOCUKLARA YÖNELİK CİNSEL İSTİSMARIN AFFI OLMAZ! Bayana ve çocuğa yönelik şiddet politiktir ve biz bunların faillerini tanıyoruz.
İstanbul Mukavelesi vurgusu
İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fesheden iktidar, bayanı ve çocuğu korumakta sınıfta kalmıştır. Mukavele uygulanmadığı için bayana ve çocuğa yönelik şiddet her geçen gün daha da artmıştır.
‘Asla susmayacağız’
Değerli basın mensupları ve kamuoyu, bilinmelidir ki bu şiddet ve akınlar karşısında asla susmayacağız. Vilayetimizde ve ülkemizde yaşanan hiçbir şiddet ve istismar olayına sessiz kalmayacağız.
‘Çocukları bu kirli anlayışa asla terk etmeyeceğiz’
Unutulmamalıdır ki istismar yalnızca cinsel istismardan ibaret değildir; bir çocuğa şiddet uygulamak istismardır, bir çocuğu haklarından yoksun etmek; eğitimden alıkoymak istismardır, bir çocuğu çalıştırmak suretiyle ekonomik çıkar elde etmek istismardır, bir çocuğu kültüründen ve anadilinden uzaklaştırmak istismardır. Çocukları tüm bu şiddet, ihmal ve istismara karşı koruyan milletlerarası tüm kontratların faal bir biçimde uygulanması için uğraş edeceğiz. Çocukları bu kirli anlayışa asla terk etmeyeceğiz.
‘Takipçisi olacağız’
Şimdi ve bundan sonraki süreçte çocuğa karşı işlenecek her türlü ihmal, istismar kabahatine ve hak ihlaline karşı tüm demokratik ve türel süreçlerin işletilmesi noktasında müdahil ve takipçi olacağımızı kamuoyuna duyururuz.
‘Tahammülümüz kalmadı’
Dört bir yanı kaçak, müsaadesiz ve kontrolsüz cemaat ve tarikat yurtlarıyla dolu ülkemizde; Yalova Eğitim-Sen’li öğretmenler ve bayanlar olarak söyleyeceklerimiz var. Bir çocuğumuzun, bir gencimizin daha intihar etmesine, tacize uğramasına, öldürülmesine tahammülümüz kalmadı!
‘Tüm çocuklar devletin denetimindedir’
Laik, toplumsal hukuk devletinde tüm çocuklar devletin –Kamunun- himayesinde ve kontrolündedir. Devlet gerekli tedbirleri alarak bütün fakir halk çocuklarının barınma gereksinimini gidermelidir.
Okul öncesinden yüksek öğretime kadar her etapta eğitim fiyatsız, nitelikli ve laik bir kamusal hizmet olarak sunulmalıdır.
Öğrencilerin eğitim, öğretim ve barınma gereksinimleri kamusal kaynaklar tarafından karşılanmalıdır.,
Cemaat ve tarikatların eğitimin rastgele bir evresine, rastgele bir biçimde dahil olması engellenmelidir
Mevcut cemaat, tarikat ve vakıf yurtları derhal kamulaştırılmalıdır.
Okullardaki dinselleştirme siyasetlerine son verilmeli, müfredattaki tüm dinci-gerici ögeler kaldırılarak, eğitim-öğretim bilimsel ve laik temelde şekillendirilmelidir.
Bir seferden bir şey olmaz zihniyeti
Daha evvel birçok tarikat yurdunda yaşanan, vefatlar, cinsel istismarlar konusunda sesiz kalan, “bir seferden bir şey olmaz” diyen zihniyetin çocuklarımızın hayatını yok eden gerici politik uygulamalarına artık kâfi. Bu mevt ve istismarları kanıksamayacağız, susmayacağız. Kamusal, laik, demokratik, eşit, bilimsel, anadilinde yürütülen ve cins ayrımcı olmayan bir eğitimin inşa edilmesi için uğraşa devam edeceğiz.”
Yalova’da bir dini küme tarafından kurulan Kamiller İlim, Kültür ve Etraf Vakfı geçen yıl eylül ayında bünyesinde Halil Bağlı Talebe Yurdu’nu açtı. Ruhsatsız yurtta 20’yi aşkın ortaokul öğrencisi kabul edildi. Öğrenci başına da en az 20 bin TL alındı.
Bu yurtta kalan bir çocuğun ise Kuran ve Türkçe dersi veren 26 yaşındaki M.Z. tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını İsmail Saymaz haberiyle Türkiye’ye duyurdu.
Olaya tüm ülkeden reaksiyonlar yükselirken Eğitim-Sen, SES, Eğitim-İş, BES, CHP, HDP ve yurttaşlar da olayın yaşandığı yurdun önünde basın açıklaması yaparak “Çocuklara yönelik her türlü istismarın önüne geçilmesinin bir devlet siyaseti olarak benimsenmesi ve toplumsal nedenler ile istismara yer sunan tüm aktörlerin ortadan kaldırılması için toplumsal seferberlik ilan edilmesi gerekmektedir” dedi.
Açıklamayı topluluk ismine okuyan Bayan Meclisleri’nden Sinem Akyürek, “İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fesheden iktidar, bayanı ve çocuğu korumakta sınıfta kalmıştır. Mukavele uygulanmadığı için bayana ve çocuğa yönelik şiddet her geçen gün daha da artmıştır” sözlerini kullandı.
Açıklamada şu tabirler yer aldı:
Çocuklarımıza yönelik her cins istismar hadisesini büyük bir hüzün ve kaygı ile izlemekteyiz. Son olarak vilayetimizde Yalova’da bir dini küme tarafından kurulan Kamiller İlim, Kültür ve Etraf Vakfı’nın geçen yıl eylül ayında Halil Bağlı Talebe Yurdu’nu açtığını ve yurdun ruhsatı bulunmamasına karşın 20’yi aşkın ortaokul öğrencisinin olduğunu ve 12 yaşında bir çocuğa cinsel atakta bulunulduğunu öğrendik.
Çocukların ağır bir halde cinsel ve fizikî şiddete maruz kalıyor oluşu maalesef ki, son yıllarda ülkemiz açısından aşina olduğumuz bir bahse dönüştü.
‘Cinsel istismarlar son 10 yılda yüzde 700 arttı’
Çocukların cinsel ve fizikî istismarı yalnızca kınama açıklamaları ile geçiştirilemeyecek kadar kıymetli olduğu üzere münferit kabul edilerek ya da nedenlerini yok sayarak yalnızca sonuca odaklanan çağ dışı ceza teklifleri ile önlemeyecek toplumsal bir probleme dönüşmüştür. Çünkü ülkemizde çocuklara yönelik istismar olayları son 10 yılda yüzde 700 artmıştır. Ülkemizin dört bir yanındaki adliyelerde her yıl on binlerce çocuğa yönelik cinsel istismar davaları açılmaktadır.
Çocuk Bakanlığı talebi
Çocuklara yönelik her türlü istismarın önüne geçilmesinin bir devlet siyaseti olarak benimsenmesi ve toplumsal nedenler ile istismara yer sunan tüm aktörlerin ortadan kaldırılması için toplumsal seferberlik ilan edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda öncelikle Mecliste Çocuk Bakanlığının kurulması, çocukların üstün faydasının temel alındığı yasal düzenlemelerin yapılması, yetişkin ve çocuk eğitiminin gözden geçirilmesi, farkındalık yaratılması için projeler geliştirilmesi, çocuklara ve bayanlara yönelik her türlü cinsiyetçi telaffuzun terk edilmesi, bu husustaki her telaffuz ilgilisinin cezalandırılması, istismar davalarında istismarcı ile birlikte istismara taban hazırlayan ve istismarı gizleyen bireylerin yargılanması, yargılamanın çocuğun beyanın temel alınarak ve verilecek cezalarda indirimler yapılmadan ve tekrar cezasızlık halinin ortaya çıkmasına pürüz olarak yargılamanın kısa müddette sonuçlanması gerekmektedir.
‘Kadına ve çocuğa yönelik şiddet politiktir’
Kadını ve çocuğu koruyamayan devlet, cezasızlık siyasetleri ile olayın faillerine kollayıcı zırh olmakta, failleri cesaretlendirmekte ve her geçen gün çocuğa ve bayana yönelik cinsel, fizikî ve ruhsal hücumların olmasına taban hazırlamaktadır. Meğer bizler bir sefer daha hatırlatmakta yarar görüyoruz: ÇOCUKLARA YÖNELİK CİNSEL İSTİSMARIN AFFI OLMAZ! Bayana ve çocuğa yönelik şiddet politiktir ve biz bunların faillerini tanıyoruz.
İstanbul Mukavelesi vurgusu
İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fesheden iktidar, bayanı ve çocuğu korumakta sınıfta kalmıştır. Mukavele uygulanmadığı için bayana ve çocuğa yönelik şiddet her geçen gün daha da artmıştır.
‘Asla susmayacağız’
Değerli basın mensupları ve kamuoyu, bilinmelidir ki bu şiddet ve akınlar karşısında asla susmayacağız. Vilayetimizde ve ülkemizde yaşanan hiçbir şiddet ve istismar olayına sessiz kalmayacağız.
‘Çocukları bu kirli anlayışa asla terk etmeyeceğiz’
Unutulmamalıdır ki istismar yalnızca cinsel istismardan ibaret değildir; bir çocuğa şiddet uygulamak istismardır, bir çocuğu haklarından yoksun etmek; eğitimden alıkoymak istismardır, bir çocuğu çalıştırmak suretiyle ekonomik çıkar elde etmek istismardır, bir çocuğu kültüründen ve anadilinden uzaklaştırmak istismardır. Çocukları tüm bu şiddet, ihmal ve istismara karşı koruyan milletlerarası tüm kontratların faal bir biçimde uygulanması için uğraş edeceğiz. Çocukları bu kirli anlayışa asla terk etmeyeceğiz.
‘Takipçisi olacağız’
Şimdi ve bundan sonraki süreçte çocuğa karşı işlenecek her türlü ihmal, istismar kabahatine ve hak ihlaline karşı tüm demokratik ve türel süreçlerin işletilmesi noktasında müdahil ve takipçi olacağımızı kamuoyuna duyururuz.
‘Tahammülümüz kalmadı’
Dört bir yanı kaçak, müsaadesiz ve kontrolsüz cemaat ve tarikat yurtlarıyla dolu ülkemizde; Yalova Eğitim-Sen’li öğretmenler ve bayanlar olarak söyleyeceklerimiz var. Bir çocuğumuzun, bir gencimizin daha intihar etmesine, tacize uğramasına, öldürülmesine tahammülümüz kalmadı!
‘Tüm çocuklar devletin denetimindedir’
Laik, toplumsal hukuk devletinde tüm çocuklar devletin –Kamunun- himayesinde ve kontrolündedir. Devlet gerekli tedbirleri alarak bütün fakir halk çocuklarının barınma gereksinimini gidermelidir.
Okul öncesinden yüksek öğretime kadar her etapta eğitim fiyatsız, nitelikli ve laik bir kamusal hizmet olarak sunulmalıdır.
Öğrencilerin eğitim, öğretim ve barınma gereksinimleri kamusal kaynaklar tarafından karşılanmalıdır.,
Cemaat ve tarikatların eğitimin rastgele bir evresine, rastgele bir biçimde dahil olması engellenmelidir
Mevcut cemaat, tarikat ve vakıf yurtları derhal kamulaştırılmalıdır.
Okullardaki dinselleştirme siyasetlerine son verilmeli, müfredattaki tüm dinci-gerici ögeler kaldırılarak, eğitim-öğretim bilimsel ve laik temelde şekillendirilmelidir.
Bir seferden bir şey olmaz zihniyeti
Daha evvel birçok tarikat yurdunda yaşanan, vefatlar, cinsel istismarlar konusunda sesiz kalan, “bir seferden bir şey olmaz” diyen zihniyetin çocuklarımızın hayatını yok eden gerici politik uygulamalarına artık kâfi. Bu mevt ve istismarları kanıksamayacağız, susmayacağız. Kamusal, laik, demokratik, eşit, bilimsel, anadilinde yürütülen ve cins ayrımcı olmayan bir eğitimin inşa edilmesi için uğraşa devam edeceğiz.”
