Nüfusu yaklaşık 45 bin olan Samos’un Vathy, Karlovassi, Pythagorion, Marathokampos isminde dört belediyesi var. Tanrıça Hera’nın ve ünlü matematikçi-felsefeci Pisagor’un doğum yeri olarak bilinen adaya Finikeliler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Cenevizliler ve Osmanlılar hâkim olmuş. 1912’de de Yunanistan idaresine geçmiş. Samos her mevsim gitmekten memnun olacağınız bir ada ancak yazın öbür tüm Yunan adaları üzere sıcak ve kalabalık olabiliyor. Bu nedenle asıl sonbaharda hoş. Bu yıl tek başıma gittiğim adada çok keyifli vakit geçirdim. Kiraladığım otomobilimle adayı uzunluktan boya keşfettim, kaldığım köyde Yunanlarla sirtaki yaptım, tüm gün berrak koylarda yüzdüm, lezzetli deniz eserlerini tattım…
Her zevke nazaran plaj
Yunanistan Mavi Bayraklı plaj sayısında dünyada 2’nci sırada. 1’incilik İspanya’da. Türkiye’yse 531 Mavi Bayraklı plajla 3’üncü sırada. Yunan adalarında denize girmenin en sevdiğim yanı çok sayıda altın sarısı ince kumlu, berrak denizli plajının olması. Samos’un neredeyse her yerinde kusursuz kıyılar var. Kayalık, kumluk, derin, sığ…
Zevkinize nazaran seçebilirsiniz, alternatif bol. Benim en sevdiğim plajlardan biri Psili Ammos oldu. İsmi ‘küçük kum’ manasına geliyor. Sığ, dalgasız ve cam üzere bir denizi var. Adada iki tane Psili Ammos plajı var lakin en çok Marathokampos’a yakın olanı sevdim. Bir başkası Livadaki Beach. Samos’un kuzeyinde, korunaklı bir koyda, restoranı ve barıyla çok beğenilen bir atmosferi var. Asteria Beach, Pythagorion’a yakın en hoş plajlardan biri. Adanın güneyinde çakıl taşlı kumsalı ve berrak suyuyla Mykali tıpkı vakitte su sporları yapabileceğiniz bir plaj. En meşhur kasabalarından Kokkari’nin merkezinde de plajlar var lakin ben merkezden uzaktakine gittim. Dalgaların vurduğu kayalıkların üzerinden ıslanarak geçiyorsunuz. Kokkari’den sonra yan yana dizilmiş şahane üç koy çıkıyor karşınıza: Lemonakia, Tsamadou ve Tsadou.
Zeytinyağı, deniz eserleri ve çokça yeşillik… Daha fazlası da var ancak bunlar Yunan mutfağının özeti. Salatalar çok lezzetli. Fiyatlar da normal
Gün ‘frappe’yle başlıyor
Zeytinyağı, deniz eserleri ve çokça yeşillik… Daha fazlası da var lakin bunlar Yunan mutfağının özeti. Salataları çok lezzetli. Türkiye’de emsal ayarda yiyip içtiklerimizle karşılaştırırsak benim için sonuç ‘fiyatlar normal’ olur. Ortaya 3-4 çeşit meze ve deniz eserleri söyleyeceğiniz bir masada kişi başı 20-30 euro ödüyorsunuz. Yunanistan’ın neresinde olursanız olun güne frappe’yle başlamak bir gelenek. Âdeti bozmadım, her güne üstü köpüklü, soğuk bir kahve olan frappe’yle uyandım. Yanında koulouri (simit) ya da tiropita (peynirli-ıspanaklı börek) güzel oluyor. Samos’ta Yunan lezzetlerinin tadına varacağınız, en çok da deniz eserleriyle donatacağınız sofralar için sevdiğim yerlerden biri The Little Square oldu. Salataları, ahtapotu ve kalamarı çok lezzetli. Yalnızca deniz eserleri değil, gyros ve souvlaki’leri de çok nefis.
Gyros, yavaşça kızartılmış pide ortasında et döner, patates, soğan ve caciki üzere soslarla servis ediliyor. Souvlaki ise tekrar pide içinde, çöp şişe geçirilmiş et, patates ve soslarla sunuluyor. Bahtıma köyde bir de üzüm şenliğine denk geldim. Sirtakilerle herkesin eğlendiği şahane bir akşam geçirdim. Sabah uyanınca fırından böreğimi, yol üzerindeki kahveciden frappe’mi aldım. Otel yerine çevrimiçi bir sistemden kiraladığım konutumun terasında telaşsız, keyifli, mesut kahvaltımı yaptım…
Adada esas görmeniz gereken yerler
* Adanın merkezi ve en büyük limanının olduğu Vathy.
* Pisagor’un doğup yaşadığı, eski bir balıkçı kasabası olan Pythagorion.
* Adanın en tanınan balıkçı kasabalarından Kokkari.
* Panoramik bir dağ köyü olan, seramik atölyeleriyle meşhur Manolates.
* Kerkis Dağı eteklerindeki sakin kasabası Marathokampos.
* Huzur arayanların adresi Ireon Köyü.
* Potami Şelalesi’ne konut sahipliği yapan Karlovasi.
